DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 16.09.2022 09:16

ZAMANIN AĞINDA BİR ADAM: PETER SELLERS

Facebook Twitter Linked-in

Peter Sellers unutulmaz bir sanatçı mıdır? Peter Sellers unutulmaması gereken biri midir? Belki de doğru sorular içinde en doğrusu şu: Peter Seller mesleğinde hep anımsanmaya değer işler mi yaptı?

Bu dünyada, 1925-1980 yıllarında kısa süre yaşayan İngiliz aktör ve komedyen Peter Sellers’in oynadığı kimi filmlerin tekrar çekilmesinin tasarlandığı söylentilerinin ortalıkta dolaştığı şu günlerde; üçüncü soru üzerinde düşünmek bana çok daha anlamlı görünüyor; hem prodüksiyon açısından hem de ortaya çıkacak ürünler açısından. Oyunculuğun özellikle sesle oynayabilmek olduğunu düşünen benim gibi biri için İngilizcenin değişik (Fransız, Hint, Alman, yöresel İngiliz) aksanlarını büyük bir başarıyla konuşabilen bir aktörü övmenin sınırları epey geniştir. Oynadığı filmler gişede iş iyi yaptı. O, insanları eğlendirdi. Dolayımsız olarak, filmleri işlevini yerine getirdi. Böylece Sellers unutulmazlar arasındaki yerini aldı.

Anne Howe, Britt Ekland, Miranda Quarry, Lyune Frederick ile evlilikler yapan aktörün evlilik hayatı seyri adeta bir insanın akıllanma sürecine örnek oluşturabilecek nitelikte. Çünkü ilk evliliğinden iki ikinci evliliğinden bir çocuk yapan ünlü komedyen; üçüncü evliğinden çocuk yapmadığı gibi çocuk yapmadığı dördüncü evliğini de ölünceye kadar sürdürebilmiştir.

Meraklılar, bu nevi şahsına münhasır aktörü Pembe Panter serisinden anımsamaktadır. Kendisi bu seride Şef Müfettiş Clouseau karakterine can verdi. Dr.Strangelove filminde ise (şu filmin adına bir bakar mısınız lütfen, “garip âşık” gibi bir şey), üç farklı kişiliğe bürünerek izleyici karşısına öyle çıktı. Ardından anımsanması gereken Lolita (1962) filmi! Bu filmin kendisi fazlasıyla ilginç ilginç olmasına, ama Lolita her şeyden önce bir edebiyat uyarlaması! Filmin senaryosunun uyarlandığı romanın, şakaya gelir yanı yok; Vladimir Nabokov eseri! Yönetmense artık gelişmiş evrensel bir anlatı dili haline gelen sinema dilini öğrenip içselleştirmiş, bu dili başarıyla uygulayabilmesi yanında, oradan özgün bir üslup çıkartabilmiş ender yönetmenlerden: Stanley Kubrick... Peter Sellers için ateşten gömlekti bu görkemli filmde canlandırdığı rol: Clare Quilty! Daha çok bu rolle bilinir hale geldi. Tamam! Bunlar önemli, bir aktör için. Bunlar yetmez mi, kalıcı olmak için, yeter! Aklıma ismini ancak şiirsel güzellikler getirerek Orada Olmak diye çevirebileceğim Being There filminde canlandırdığı (çok özel çağrışımlarla Fareler ve İnsanlar romanından anımsayacağımız Lenny karakterini, hiç değilse bana anımsatan) çocuk saflığı içindeki, bir o kadar özgün (ki, rol adı yine manidar) Bahçıvan Chance rolü, onu ölümsüzler listemize almamızı fazlasıyla sağlamaktadır.

Pembe Panter serisi arasında, sinematografik açıdan (komediyi diyalogla değil de, görüntülerle) yaratan filmleri The Return of the Pink Panter (Pembe Panter’in Dönüşü, 1975) ve Revenge of the Pink Panther (Pembe Panter Coşuyor, 1976) adlı filmlerindeki olağanüstü esnek oyunculuğuyla hafızalarda yer tutmuştur.

Peter Sellers, zamanın ağına takılıp kaldı. İnsanları çok eğlendirdi, fakat kendisi bu eğlenceden yeterince payını alabildi mi? Bu kuşkulu! Kısa ömrüne çok şey sığdırdı! Saygın işler yapmasına karşın insanlar ne yazık onu eşsiz yeteneği sayesinde sinemada yoluyla değil de, daha fazla BBC radyosu için yaptığı komedi programları üzerinden tanıdı: The Goon Show.

Şimdi kamerayı uzakta bir açıya yerleştirip Peter Sellers’ın hayatına oradan bakarsak; şaşıracak ne göreceğimizi sanıyoruz? Erkek olsun, kadın olsun; yaratıcı ve yetenekli insanları taşımak, daha açık bir deyimle onlarla hayatı paylaşabilmek kolay değil. Bu bir gerçek! Bazen radyo şovmeni, bazen film karakteri olarak içinde değişik kişilerle yaşayan Peter Sellers’ın yaşamanda benzer bunalımları, ruhsal çöküntüleri, dalgalanmaları, kargaşayı, açmazları görmek hiç zor değil; dört evlilik, madde bağımlığı, üç çocuğun sorumluğu ve savrulmalar...

Doç. Dr. Cengis T. Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —