Ülkemizin dört bir tarafı yanıyor. Yetkililer bazı bölgelerde aynı anda farklı yerlerde başlayan alevler için, sabotaj ihtimali üzerinde duruyor.
Tanrının yarattığı, bizim türümüzden farklı olan canlılar, o yangında habitatlarıyla birlikte hayatlarını da kaybediyor. Yangın henüz bir çok yerde kontrol altına alınabilmiş değil, yangın söndürme işlemleri tamamen gerçekleştirildikten sonra , telefler, can kayıpları, maddi zararlar, yok olan habitatlar, tabiat ananın gördüğü zarar net olarak ortaya çıkacak ve o dehşet manzaralar karşısında yine kahrolacağız.
Bu tarz yanan orman görüntüleri, eski tecrübelerimizdeki terör örgütlerinin kasten yaptığı,yobazca,acımasızca gerçekleştirdiği eylemlerle örtüşmekte. Kozan’ da aynı anda 7 noktada çıkan alevler de bunun kanıtı olarak gösterilebilir. Şimdi ajanslar, Mersin’ deki yangına istinaden bir şahsın göz altına alındığı haberini geçti.
Ormanlar – yeşil alanlar dünyanın akciğerleridir, kirli havayı abzorbe ederek, daha yaşanılası bir ortam hazırlar, aşırı yağmurlardan kaynaklı sellerde toprak kaymalarını önler, daha da sayabileceğimiz yüzlerce faydasının yanında sadece bir kaçıdır bu saydıklarımız.
Bazı dostlarımız da, bu yangınların, Ülkemizi karmaşaya sürüklemek amaçlı ;dışarıdan akın akın gelerek değişik telaşlara sebebiyet veren Afgan göçmenlerle aynı zamana denk gelmesi de çok aşina diyor ( buna da katılıyorum zaten görünen o ki bu yangınlar tamamen provakatif bir eylem ve yıkıcılığın düğmesine basılmışlığı fakat bu bizi asla ne yıkar ne de kalıcı zarar verir, biz seferberliklerle kurulmuş bir Cumhuriyetin insanlarıyız).
12 Eylül darbesinden itibaren, düşünmeyen, konuşmayan, sorgulamayan ve bilimden uzak tutularak dizayn edilen insanımızla, bu günlerle gelmemiz hiç tesadüf değil.
Bir Kişi Yakar… Bin Kişi Yapar
Şu da bir gerçek ki ; insanoğlu tarihler boyunca her şeyle giriştiği mücadeleden hep kazanarak çıktı.
Biz Türk insanı olarak, kötü günlerde- kara günlerde dayanışma sağlayabilen bir toplumuz. Bir yobazın kasıtlı ya da kasıtsız olarak yaptığı yıkımı, binimiz bir araya gelip onarırız. Biz Anadolu insanları zor günlerle mücadeleye ayarlı insanlarız. Bu tip yıkıcılıklar bizleri birbirimize daha da kenetler.
Profesörümüz Acaba Gerçekten Profesör mü !
Bilimde doğru tektir ama bizim bilim insanımız da aynı toplumumuz gibi duygusal, asla bilimsel değil, birinin siyah dediğine öteki beyaz diyor, böyle bir bilim dünyanın hiçbir yerinde yok.
Ülkemizin artık geriye doğru değil de ileriye doğru, batının rasyonalist, bilimsel yanlarını örnek alarak, Japonya modeli ; geleneklerini de yitirmeden, çağa en akılcı şekilde adapte olup, buluşlar yapmalıyız, her şeyi bilimin ışında masaya yatırmalıyız. Bilimselliğe o kadar çok ihtiyacımız şimdi şu anda elzem bir şekilde ihtiyaç var ki… ( Profesörlerimizin dahi o ünvanlarına şüpheyle baktığımız bu garabet günleri geride bırakmalıyız artık).
Yüzyılda bir gelen pandemide bilimin ve bilim insanının değerini tecrübelerle idrak ettik.
Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ nin Türk kökenli olmasından kaynaklı, edinebildiğimiz aşılarla, çağın belası covid-19’ a karşı verdiğimiz mücadeleden kazanan tarafta yerlerimizi aldık.
Bu yangın büyük ihtimalle sabotaj, fakat amaç gündem değiştirmekse de, ülkeye terör örgütllerinin sansasyonel provakasyonları da olsa ya da cehaletten kaynaklı bir olay olduğunu da varsaysak, neticesi hep aynı şey ; yine yanan kül olan yeşil, yangından kaçamayıp ölen kaplumbağa, telef olmuş sincap, Ülkece kahrolan insanlar.
Tarih Tekerrürden İbarettir / Yaşanılan Her şey Aynı / Sadece Figüranlar Farklı / Herkes Yaşattığını Yaşayarak Göçüp Gidecek Bu Dünyadan.
İsmet Tanlı
