DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK


THE GODFATHER: 50. YILINDA BİR ŞAHESER

Bir şaheser olarak anılan The Godfather filmi artık elli yaşında... Senaryosu, Mario Puzo’nun aynı adlı romanından yazar Puzo ile yönetmen Francis Ford Coppola tarafından yazılan filmin ilk gösterimi, Mart 1972’de yapılmıştır. Bu fi


Bir şaheser olarak anılan The Godfather filmi artık elli yaşında... Senaryosu, Mario Puzo’nun aynı adlı romanından yazar Puzo ile yönetmen Francis Ford Coppola tarafından yazılan filmin ilk gösterimi, Mart 1972’de yapılmıştır. Bu film, sinema tarihinin en önemli eseri değilse de (ki, belki öyle); kuşkusuz önemli eserlerinden biri. Eserin yapılma amacı; sinemanın, hayatın ve sanatın üstü örtülü gerçeklerini gün ışığına çıkarmak değildi ancak bu olağanüstü film, hayatı gizemli bütün yönleriyle öylesine kucaklıyor ki; böyle bir işlevi kendiliğinden üstleniyor. Bu destansı/epik film; insanın, serüvene duyduğu ilgi açısından hayat-sinema, estetiğe duyduğu ilgi açısından sanat-sinema ve var olduğu ilk günden beri anlatılara duyduğu ilgi açısından da roman-sinema ilişkisini kusursuz bir biçimde ortaya koymaktadır.

The Godfather bir yandan da Festival Filmi, Sanat Filmi, Gişe Filmi gibi kavramlar üzerindeki uzlaşı ve tartışmaların değerler dizgesi (paradigmalar) açısından dikkate değer bir örnektir. Film, bu açıdan; Sergio Leone’nin, Once Upon a Time in America (1984) adlı filmi gibi hem sanat filmi, hem festival filmi, hem de ana-akım film niteliklerinin bir tek filmde toplanabileceğini göstermekte. (Bu konuya, metnin sonraki bölümlerinde yeniden dönülecek). Görece doğru sinema diliyle kurulmuş filmler veya bu dilin ağdalı kullanıldığı filmler biçiminde bir sınıflama yapılabileceğini The Godfather filmi bize kanıtlamaktadır. Çünkü film, hem hikâye düzleminde, hem de biçimsel düzlemde, bir yandan üst düzey bir sanat filminde, bir yandan anaakım filmde aranan niteliklere sahip. İşte filmin kalıcılığını sağlayan da kuşkusuz bu nitelikleri...

Filmin nitelikli repliklerinden yapılan alıntılar, bugün kökeni çoğu zaman unutulsa bile, sosyal medya ortamlarında sıklıkla kullanılmaktadır: Don Vito Corleone’nin, “ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım” repliği bunlardan biri. Bu replik, insanlar arasında paranın gücünü ortaya koyar. “İntikam soğuk yenen bir yemektir” ya da “bir arkadaş her zaman erdemlerinizi hafife almalı ve bir düşman hatalarınızı abartmalıdır” replikleri de, birçok değişik ortamda sıkça kullanılmaktadır.

_______________

(*) Beykent Üniversitesi GSF Sinema

Filmin, Tanrı ve Baba sözcükleri kaynaştırılarak elde edilmiş olan The Godfather adlandırması, hikâye ya da içerik düzleminde önemli bir metafor oluşturmaktadır. Gücü, atayı, koruyanı, gözeteni, kontrol edeni, gölgesi üzerinde olanı, en nihayet var edeni güçlü bir biçimde simgeliyor. Don Corleone yaratılırken de gerçek hayattan mafya babası Frank Costello’nun adeta bir satıh üzerine yansıtılan kişiliğinden yola çıkılmıştır.

Güçlü ve kendine saygı duyan herkese karşı nazik davranan, ancak kendisine saygı duymayan kişilere karşı acımasız olan Don Vito Corleone; egemen olacağı alanı kurarken, gösterişten uzak tarzıyla gerçek mafya babası olan Carlo Gambino’ya ve seçkin dağıtıcıları paravan yapan Joe Profaci’ye benzer. Vito, güçlü ve hain rakiplerinden birisi piyasaya bir uyuşturucu sürmeye kalkıştığında bunun için de kendisine gereksinimi olduğunda, bunu kabul etmez. Filmin ana izleği de zaten, Vito’nun eskimeye yüz tutan kadim değerleriyle Michael’in yapmaya yanaşmadığı şeyleri yapmasına ve Corleone ailesini uçurumun ucuna sürükleyebilecek tüm diğer mafya ailelerine karşı mücadele (ancak tabi ki mafya tarzında bir savaş) başlatmasına yol açabilecek çatışmalardır bunlar.

Çekimleri New York çevresinde ve İtalya’da (Sicilya’da) yapılan The Godfather adlı filmin sinopsisi şöyle: Don bir suikasta uğramış, işleri idare edemeyecek hale düşmüştür. Bunun üzerine de aileyi yönetmek Michael ve ağabeyi Sonny’ye kalmıştır. 1945 yılında ve New York’ta, İkinci Büyük Savaş’ta savaş gazisi olmuş ailenin en küçük oğlu Michael, Don Corleone’nin kızı Connie’nin düğününde, kız arkadaşı Kay Adams’ı ailesiyle tanıştırır. Şarkıcı olan Johnny Fontane (Vito’nun vaftiz oğlu) çekileceğini öğrendiği bir filmin başrolüne kendisini aday görmektedir. Bu rolü alabilmek için, Vito’dan yardım ister. Vito, rolün vaftiz oğluna verilmesi için danışmanı olan Tom Hagen’i, aracı olarak, filmi çekecek şirketin patronu Jack Woltz’a gönderir. Woltz ise bu teklifi, en sevdiği atının kesilmiş başı bir sabah kucağında olduğu halde uyanana kadar kabul etmez. Sonra niçin kabul etmesin ki bu zarif teklifi?

The Godfather adlı filmde Baba karakterini canlandıran Marlon Brando, Al Pacino, Robert Duvall, Richard Castellano, Sterling Hayden, James Caan, John Marley ve Diana Keaton önemli rolleri paylaşıyor. The Godfather filmi, her ne kadar üçleme olarak anılsa da, esasen tam bir devam filmidir.

Özellikle Marlon Brando ve Al Pacino'nun performansı, yönetmenliği, senaryosu, sinematografisi, kurgusu, müziği ve mafya betimlemesi açlarından öne çıkan bu filmin kalıcı olmasını sağlayan ise arkasındaki romanın gücü ve yönetmendir.

45. Akademi Ödüllerinden; En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Marlon Brando), En İyi Edebiyat Uyarlaması dalında ödüle layık görülen bu film; 1990 yılında, Amerika Film Endüstri Kurumu tarafından kültürel, tarihsel ve estetik açıdan önemli bulundu. Böylece, Kongre Kütüphanesi, ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmek üzere seçildi. Filmde hikâye ve karakterler filme yansıtılan hayata fazlasıyla benzer. Sinema estetiği, “evrensel sinema dilinin bütün ayrıntılarına dikkat edilmiş” sözünü hafif bırakacak kadar özgün bir üslupla kurulmuştur.

Sinema ile öteki sanatlar arasındaki ilişkiler açısından bakıldığında; The Godfather filmi (sinemanın son kertede daima hikâye anlatma aracı olması sebebiyle) kaynaklandığı romanı yansıtması açısından da üstün nitelikte olması nedeniyle böylesine kalıcı ve ellinci yılında bile öylesine genç film olabilmekte. İyi film için söylenen, “elinizde filme alınmaya değer iyi bir hikâye, yani başarılı bir senaryo yoksa film çekmezsiniz” sözüne uyan filmle, “hadi istenen niteliklerde senaryonuz var diyelim onu kim çekmeli” sorusuna da en doğru cevap verilmiş görünüyor: John Ford Coppola...

Sinema, insanın en kolay algı biçimine seslenen (görsel-işitsel) yapıda... Bu yapının hiç değilse en üstteki birincil katmanının ortalama biri tarafından anlaşılması beklenir. Bu film “filmin ilk katmanı da anlaşılmıyorsa, bu film yeterince iyi çekilememiş, hikâye iyi bir sinematografiyle anlatılamamış” sorunsalının çözümüne apaçık bir ışık da tutuyor.

Nasıl ki; Akira Kurosawa’nın Rhapsody in August, Paolo Sorrentino’nun Youth ya da La Grande Bellazza, Mchalengelo Antonioni’nin La Notte, Milcho Manchevski’nin Before The Rain, Stefano Sollima’nın Saburra ya da Türk sinemasından Yavuz Turgul’un Muhsin Bey, Şerif Gören’in Yol, Zeki Demirkubuz’un Üçüncü Sayfa, Ömer Lütfü Akad’ın Vesikalı Yârim, İsmail Güneş’in Ateşin Düştüğü Yer ya da Tomris Giritlioğlu’nun Salkım Hanım’ın Taneleri filmleri hem sanat, hem gişe filmi... The Godfather da öyle bir yönüyle festivallerde kolay rastlanamaz bir sanat filmi ve diğer yönüyle anaakım sinema filmlerine tutkun kişilerin merak ve keyifle izleyebileceği bir film.

Hikâyesinin çekiciliği, sinema dilinin temelini oluşturan kurgusu, sinematografisi, kamera hareketleri, mekânları, kostümleri, makyajları, aktörlerin performansı, zihinlerde yer eden özgün müziği, miksajı, harikulade atmosferinin yanında sinema dilini kendisine has hale getiren yönetmenliğiyle elli yıllık zamana hükmeden The Godfather gerçekten de bir sinema başyapıtı olarak anılmayı hak ediyor.

Doç. Dr. Cengis T. Asiltürk

Değerli dostlarım; İSTİFAMDIR

Saygılı; “Birbirimize candan bağlıyız”

Köy Enstitülerinin Günümüzdeki Anlamı Konuşuldu

Prof. Dr. Tuncel, “Rektör-Öğrenci Buluşması”nda Öğrencilerle Bir Araya Geldi

Kira Tespit Davalarında Dava Sayısını ve Mağduriyeti Azaltacak Bir İhtiyati Tedbir Önerisi

Dr. Ramazan Demirtaş sabah Tokat'a 5.6 deprem olacağını söyledi saat 18:11'de söyleciği gerçek oldu!

9 aylık hamile kadın öldü, bebeği hayatta kaldı

MSB’den kritik İncirlik kararı: Komutanlık üst komutanlığına dönüştü

Mehmet Akça: “Her emekli, TÜED’in doğal üyesidir”

DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 32 28 1 3 53 87
2.Fenerbahçe 32 27 1 4 57 85
3.Trabzonspor 32 16 12 4 12 52
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.Rizespor 32 14 12 6 -4 48
6.İstanbul Başakşehir 32 13 12 7 4 46
7.Kasımpaşa 32 13 12 7 -2 46
8.Sivasspor 32 11 10 11 -5 44
9.Antalyaspor 32 10 10 12 -1 42
10.Alanyaspor 32 10 10 12 -5 42
11.Adana Demirspor 32 9 10 13 5 40
12.Samsunspor 32 10 14 8 -6 38
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 32 10 12 10 -9 37
15.Konyaspor 32 8 12 12 -11 36
16.Hatayspor 32 7 13 12 -8 33
17.Gazişehir Gaziantep 32 8 17 7 -15 31
18.Fatih Karagümrük 32 7 16 9 -6 30
19.Pendikspor 32 7 16 9 -28 30
20.İstanbulspor 32 4 21 7 -34 16

YAZARLAR