En sevimsiz, en nahoş insan, iki yüzlü ya da asla çizgisi olmayan, lümpen tiplerdir. Ne gelirse insana- insanlığa, hep bunlar yüzünden gelmiştir. Bu tipler bilhassa 40 yaş üstünde seyreden insanlardır. Yeni jenerasyon, yani 40 yaş altı, daha bir dik, daha bir kişilikli ve de inandıkları doğrultuda renklerini belli eden çocuklardır.
Z kuşağı dediğimiz bu kuşak, 40 yaş üstündekiler gibi konfora çok düşkünde değiller, onların inandıkları şey ‘ Değişmeyecek Tek Şey Değişimdir ‘ dir. Bu çocuklara inancım diğer çağdaşlarımla aynı doğrultudadır.
Biz eskiden beri hep egosu çok yüksek değimiyle, kendimizi içimizde, diğer insanları da dışımızda pasifize ettik.
Ego’ nun gerçek anlamı, kendine özgü ve diğer çoğunluk olan sürüden farklı yapıya sahip olan demektir. Bu egosu yüksek insanlar değil midir ki, milyonlarca karşı duruşa karşı duruşlarıyla, tarih önünde haklılıklarını ispat ettiler.
Galileo gibi bir dâhinin, utanılacak, tatlı su balığı hareketiyle ; Dünyanın yuvarlaklığını hala savunması halinde kellesini giyotine vuracaklarını belirten, kilisenin kurduğu mahkemesi karşısında, doğruluğuna inandığı, dünyanın yuvarlaklığını değil de düz olduğunu söylemesiyle idamdan kurtulması onun o dehasına büyük gölge düşürmüştür.
‘ Ben Yanmasam Sen Yanmasan, Biz Yanmasak Nasıl Çıkar Karanlıklar Aydınlığa’
Şair Nazım Hikmet, Türk şiirinde devrim yaparak, Türkçeyi herkese sevdirmiştir. Bir Paşa torunu ve Atatürk’ le birlikte düşmanı denize döküp te, cumhuriyeti ilan eden komutanlar içinde olan bir dayıya da sahiptir Hikmet. Nazım bu elitistliğine rağmen, tavrını duruşunu insanlığın iyiliğine dönerek kullanmıştır. Yaptıkları ya da ideallerini kendince sağlam temellere yaslayan şair, bir provakasyonla kurulan tezgahla 13 yıl hapislerde çürütülmüştür. Bir afla dışarı çıktığında sağlığını yitirmiştir ama mücadelesine hiçbir zaman hiçbir ortamda yılmadan devam etmiştir.Nazım’ ı dünya tanımıştır, adını gururla ve altın harflerle, tarihe dip not gibi kazımıştır bütün insanlık.
Şu Kısacık Göz Açıp Kapama Aralığında ki Ömrümüzde, Ne Ekersek Onu Biçeceğiz
Hayatın bumerangında, her attığımız bize geri dönüp gelecek, umarım envanterindeki iyilikler, kötülüklerden fazla olarak kayıtlarda yer alır, aksi takdirde kendi içinde görünmez giyotinlerde ya Galileo gibi dönek yalnızlığına ya da Nazım gibi o insanlarla dolu güzelliklerin koy verdiği ihtişamlara bürünürsün.
İsmet Tanlı