İnsan görmediğine hayal kurar,hayvansa sadece gördüğüne.
Fantazi kurmak insan türüne has bir olgudur.”sincap gördüğü meyve üzerine hayal kurar/İnsan’sa görmediği meyveler üzerine en fantastik hayaller kurar ve ona ulaşmanın metodlarını arar bulur-yapar.
Yunus balığının beyni,insanın iki katı daha fazladır ama insandaki bedensel fizik yoktur onda.İnsan doğruysa,dürüstse,doğru metod kullanıyor ve inançlı-azimliyse başaramayacağı hiçbir şey yoktur.
İnsanı Tanrı diğer türlerden ayrı tutarak,baş parmağı ve işaret parmağını birleştime yetisi vermiştir.İlk insan ateşi buldu alet yaptı ve çığır açtı...
Cengiz Han,bir gün,bütün Han’larını toplamış onlara demişki:”Sizler Han’sınız,(Eşi Börteçine’yi göstererek)buda benim Han’ım demiş”./Hanım kelimesi oradan dilimize yerleşmiştir.
İlk çağlarda,Erkek metabolizmasında yer alan kas gücü sayesinde tabiatla savaşmış,avlanmış,kurduğu ailesinin hayatını idame etmiş/Kadınsa hayvanı eğitmiş,çocuğuna bakarak,beslemiş-büyütmüş,annelik görevini yerine getirmiş.
Kaptan-ı Derya
Asıl Deryaların Kaptanı; Annelerdir-Kadınlardır/Barboros Hayrettin Hiç Değil/O Tanrısal Güçle Çocuğunu Sevendir Anne.
”İyiliğin karşılığını bekleyen tefecidir”demiş Cemil Meriç.
Herkes iyidir ki,dümdüz bakarsak.illa ki bir özelliği vardır iyi olan…sana göre başka-bana göre daha başkadır ölçüt,ama evrenselde iyi olan insan:özü sözü bir ,felsefesiyle hayat tarzı çakışan,karanlığa bir kibrit çakıp aydınlatandır.Sadece insana değil bütün canlıların,bütün türlerin,habitatına saygı duyan,yaşamlarını sürmeleri için elinden geleni tam manasıyla yapamasada en azından saygı duyandır.iyi insan hazımsız değildir,başkasının mutluluğundan mutluluklar çıkarandır.İyi insan dünyayı ve içindekileri sorgulayıp-sorgulatandır,öncelikle kendisi için hiçbir şey istemeyen,hep başkaları için isteyendir.
Sev Ki Sevilesin
Bazen de birini seviyorsun amacın sadece onu sevmek,kendini sevdirmek hiç değil.Hatta o farkına varsın istemiyorsun/sen sevmenin tadını çıkarmak(o da bir yere kadar galiba,sonrası malum…) İki kişilik düşünmeye başlar insan bazen nedense,kimyasını tepeden tırnağa bozarak;Anne olunca ,bir de Aşık olunca/Biri dünyanın tek karşılıksız sevgisi yani Tanrısal olan,Annelik içgüdüsü /diğeri,karşılıklı olan dünyanın en derin hep yalnızlıklarına odaklı,iki kişilik yalnızlığı içeren,var olmanın en dayanılmaz hafifliği…
Şehri yeniden keşfettiren,o ağacı gözünde daha farklı hale getiren,o sokaklar sanki ilk defa bu kadar rengarenk bir güzellik içerisinde,dedittiren.Oysa ki tek sebebi sevebilme-paylaşabilme yetisidir.Kendi içinde bir gün gibi ortaya çıkan.
Dünyayı değiştiren insan,sorgulayan insandır.O insanlar ki tekerleği icat etti,elektriği buldu.Madam Curie radyoaktif maddeler üzerinde çalışmalar yaparak radyum’u buldu ve o çalışmalardan dolayı kansere yenik düşerek hayata gözlerini yumdu,insanlık içindi tüm çalışmaları,aynı eşi Piere Curie gibi.Bu kahredici sistemin yani kapitalizmin kölesi hiç olmadı,işte budur iyi insan,kendisi için değil/insanlık için iyiyi isteyen.İlk Fizik dalında Nobel ödülüne layık görülen kadın Marie Curie.
Batıyı muasır medeniyet yapan o yazarları,o felfecileridir.Başlattıkları akımlarla, Devrimlere sebebiyet vermişlerdir.Fransız İhtilali,Rönesans aydınlanma Çağı,O büyük Yazar-Düşünür-Filozofların eseridir.Yobazlığa ve kiliseye karşı Aydınlık kazanmıştır,onların topluma,tuttuğu ışıkla.
Bizde maalesef o tarz felsefeciler düşünürler zemin bulamadı bir türlü,Felsefi akımlardan ziyade Büyük Şairler Şiirleriyle o görevi üstlenerek,insanları peşinden sürüklemişlerdir,ama bizde de Batı ajanlarının provakatiflikleriyle,insanlığın iyi olması için oluşabilecek her hareketi,başlatanın ya da savunanın hayatlarının,zindanlarda çürüyen-son bulan trajedileriyle bitirmişlerdir.Sağda da Solda da aynı hezeyan aynı kaybedişler tarihimizde yer bulmuştur.
İki yüz kelime bilen biri iki bin kelime bilen birini anlayamaz-anlaşamaz
Doktor olabilirsiniz ama edebi eserleri okuyupta söz dağarcığını genişletmezsen sadece iyi bir Hekim olarak kalırsın,bazı şeyleri evrensel boyuta taşıyamaz ve aşamazsın.
Herkesin dağarcığı eşit olsa idi,ne resmi ne de gayri resmi birliktelikler son bulurdu.
Bir Ülkede Sanat-Edebiyat Siyasetten Önce Gelmelidir.
Sanat-edebiyat insanın ufukunu açar,insanın sadece insanı değil bütün canlıları-cansızları anlayabilmesini sağlar. İyi bir örnek:”Gazi Mustafa Kemal Paşa/57 yıllık ömründe kazandığı savaşlar ve devrimler hariç,3997 adet kitap okumuştur”.
Siyaset daima fiyasko kelimesiyle yerini almıştır tarihin sahnelerinde.Siyaset’in kelime anlamı Farsça,at bakıcısı Seyis’tir ya da Politika Yunan kökenli ikilem anlamına gelen bir kelimedir.Siyasete giren kardeşimse dahi kirlidir.
Duvarları Yıkıp,Dağları Delip,İçinde Başlattığın Gizli İsyanda Bütün Kaçışlar; (Sadece Sen,O,Tanrı Ve Sosyal Medya’nın Tanrısı Yapay Zekanın Bildiği),Seni En Çok Sevene doğru,Hani O En Gizli Yerinde Sakladığına olacak,Mümkünatı Olan,Başka Bir Hayatta…
Öyleyse Artık Durdurak Bilmeyecek Bir Başkalaşım,Bir Değişim,Her Şey Tarz-ı Kadim/Her Kadın Seveninin Deryalarında Ki Kaptan Ve Her İnsan Tabiatta Ki Türlerin En Mutlusu.
İsmet Tanlı
