ORHAN GAZİ ŞAHİN


Sokak Köpekleri ve Barınaklar

Gelin 80 bin köpeğe barınak olmuş Hayırsız Ada ya da Sivri Ada hikayesine bir göz atalım. Böylece barınak denen şeyin koşullara göre değişebilen bir cehenneme de dönüşebileceğini örneklemiş oluruz. 19. yüzyılda sanayi devrimiyle<


Öyle bir sorun ki, yeni bir çatışma alanı yaratarak, hepimizi de içine alarak hayatımızın orta yerine geldi oturdu. Bu sorun: Sokak köpekleri. Sokak hayvanları değil çünkü çatışma daha çok sokak köpekleri üzerinden ilerliyor. Bir taraf diğerini vicdansızlıkla, diğer taraf ise köpektapar olmakla suçluyor. Kamplaşma zaman zaman da politikleşiyor. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin maskot köpeği olan Boji. Belki de tarihte ilk defa sırf belediye yönetimine zarar verebilmek için bir köpeğe kumpas kurulduğuna şahit olduk. Bir adamın cebinden çıkardığı köpek dışkısını metrobüse koyarken görüntüleri ortaya çıktı.

 Henüz bu olaya şaşkınlığımız geçmeden acı bir haber ile gözlerimiz Antep’e çevriliverdi. Antep’te 4 yaşındaki Asiye, parkta oyun oynarken Pitbull cinsi 2 köpeğin saldırısına uğradı. Asiye ağır yaralandı, sonrasında taburcu edildi ama bu olay sokak köpeklerine olan öfkeyi derinleştirdi. Toplumda ciddi bir güvenlik tehlikesi olarak resmedilmeye sonra da algılanmaya başlandı sokak köpekleri. Olay üzerine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Tüm belediyelerimize sahipsiz hayvanların sokaktan alınarak hem vatandaşlarımızın güvenliğini sağlayacak hem de bu canları koruyacak adımları süratle atmaları çağrısında bulunuyorum.” diyerek sokak köpeklerinin yerinin barınaklar olduğunu ısrarla belirtiverdi. Ayrıca “Beyaz Türkler, hayvanlarınıza sahip çıkın!” sözünü de ekleyerek tartışmaya müdahil de olmuş oldu.

 Bunun üzerine Türkiye’nin dört bir yanındaki sokak köpekleri belediyelerce toplanarak belediye barınaklarına gönderilmeye başlandı. İlk duyduğumuzda kulağa fena gelmiyor ama barınak var, bir de barınak var...

Gelin 80 bin köpeğe barınak olmuş Hayırsız Ada ya da Sivri Ada hikayesine bir göz atalım. Böylece barınak denen şeyin koşullara göre değişebilen bir cehenneme de dönüşebileceğini örneklemiş oluruz.

  1. yüzyılda sanayi devrimiyle birlikte gelişen içten yanmalı motorlar, hayvan emeğine dönük ihtiyacı azalttı. Böylece insanla hayvan arasında karşılıklı maddi ihtiyaca dayanmayan bir ilişki gelişti. Böylece köpekler 200 sene kadar önce, bugünkü biçimiyle evlerimize girebildiler. Peki ya sokakta kalanlar?

O dönemlerde Avrupa’nın buna çözümü bugünkü haliyle oldukça çağ dışıydı. Avrupa kentlerindeki köpekler büyük ölçüde itlaf edildi, sonrasında sokakta bulunmalarını yasaklayan düzenlemeler getirildi. Buna karşın Osmanlı kentlerinde ve İstanbul’da durum daha farklıydı. Halk, bir yandan dini gerekçelerle köpeklerin evde bakılmasını istemiyor, diğer yandan yine aynı dini gerekçelerle sokakta kötü muamele görmelerini de istemiyordu. Buna karşın dönemin belediyesi kendince şöyle bir çözüm yolu bulmuştu. İstanbul’daki 80 bin başı boş köpek toplanıp Hayırsız adalardan birine, Sivri Ada’ya gönderilecekti. Böylece 3 Haziran 1910’da binlerce köpek gemilerle Hayırsız Ada barınağına gönderildi. Arada sırada bir belediye çalışanı su ve yemek bırakmaya gidecekti fakat Balkan Harbi derinleşince gelen giden tekneler de kesildi ve binlerce köpek açlıktan birbirini yedi. İstanbul’dan günlerce köpeklerin çığlık seslerinin duyulduğu söylenip durdu.

 Bugünlerde de başı boş köpeklerin tehcirini savunanlar çok. Toplanıp barınağa koyulmaları isteniyor. Peki şuan ki belediye barınaklarında durum farklı mı? Cevabını geçen günkü Konya barınağından gelen görüntülerle almış olduk. Twitter sayfamıza her gün düşen haberlerle de değişebileceği yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor.

 Barınaklar hakkında bilgi sahibi olanların anlattıklarına göre yeni toplanan köpekler, ilk 2 geceyi diğer büyük köpeklerin yanında sağ salim anlatabilmeli ki sonraki geceler onlar için mümkün olsun. Bu da hasta, zayıf, yavru ve küçük ırk köpekler için bir hayli zor görünüyor. Ayrıca barınaktaki köpekler için kanunen 12m² alana ihtiyaç varken büyük çoğunluğuna böyle bir alan tahsis edilmiyor edilse bile böyle bir alanda koşup oynamak, sosyalleşmek isteyen ve buna ihtiyacı olan bir canlı ne kadar yaşayabilir? Yani barınağa gönderilen köpekler, hayatlarının geri kalanını orda huzur içinde geçirmiyorlar. Güçsüz, zayıf, küçük olanlar diğerlerinin saldırısına uğrayarak ölüyorlar. İlk günlerini atlatsa bile kışı atlatamıyorlar.

 Bu arada barınaklar, vicdanımızı rahatlatabilmemiz için her isteyenin gidip görebileceği yerler. Peki şartlar bu kadar kötüyken nasıl halka açık olabiliyorlar? Cevabı ise; Türkiye’deki barınaklara ziyaretçi olarak 10.00-12.00 ve 13.00-15.00 arasında gidilebiliyor. İnsanların bu saatlere göre kendini ayarlaması ise pek mümkün olmuyor. Kaldı ki gidip oradaki köpeklerle zaman geçirmek isteseniz bile buna güvenlik gerekçesiyle izin verilmiyor. Bazı yerlerde ise belediyenin araçlarıyla kendilerinin gözetiminde gezmenize izin veriliyor.

 Tüm bunlar olurken bu haberlerden etkilenen herhangi birisi sokak köpeklerine olan nefreti yüzünden şurdan veya burdan edindiği z*hir mamalarına karıştırarak hayatlarına son verebiliyor. Sonucunda ya hiç gündeme bile gelmiyor ya da gelse bile verilen cezanın yaptırımı çok hafif olabiliyor.

 Pandemi ile birlikte evimize aldığımız hayvanlar %30-35 oranında artış göstermişti. Ayrıca insanlar bu hayvanları sokaktan ya da barınaktan sahiplenmek yerine yüklü paralar vererek ruhsatsız, merdiven altı, kayıt dışı yerlerden satın aldı. Daha sonra bu insanlar steril olmayan, onlarca hayvanın üst üste yaşadığı bu ruhsatsız yetiştirme çiftliklerinden alınan hayvanlarla birlikte soluğu kliniklerde aldı. Hayvanı satın almak için ödediği paradan daha fazlasını hayvanın sağlığını kazanması için harcadı. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle beraber ise bu hayvanları tekrar sokaklarda görmeye başladı. Sokaklar ise bugünün Türkiye’sinde maalesef yaşanabilir durumda değil. Bu hayvanlar; bina önünde istenmiyor, arka bahçede istenmiyor, dükkan önünde istenmiyor, okul önünde ya da cami önünde de istenmiyor ama sokakta, trafikte, çöplükte kısacası her yerde onlarcasını görüyoruz.

 Bugün Türkiye’deki evcil hayvan sektörünün büyüklüğünün 1 milyar $’a ulaştığı söyleniyor. Evet söyleniyor çünkü sektörün üretimini büyük oranda bu kayıt dışılık oluşturuyor. Durum böyle olunca köpek popülasyonuna sürekli yeni üyeler kazandıran merdiven altı üretim çiftlikleri sayısı artıyor. Toplum bunları satın almaya devam ediyor. Sokağa salınanlar da barınağa.. Bu kısır döngü böylece devam edip duruyor. Peki bu döngüde kazanan kim oluyor dersiniz?

 Taraflardan biri hayvanseverler diğer tarafta ise başı boş köpeklerden korkan ve onların kentten tehcirini savunanlar var. Her iki tarafın da kendince haklı gerekçeleri var. İyi de devlet denen mekanizma her iki tarafın çatışmasını engellemek için yok muydu? Bu barınak sorunu orta yerde durup dururken devlet ya da yerel yönetimlerden güçlü adımlar göremezken bu toplumsal çatışma neye hizmet ediyor? Köpeklerin barınağa gönderilmesi savunulurken barınakların durumu neden toplumsal bir talebin konusu olmuyor?

 Çare; yine hayvanseverlerin bir araya gelmesinden, seslerini duyurabilmesinden, vicdanının sesine kulak veren insanların topluca hareket edebilmesinden geçiyor. Bu ise daha önceki yazıda da bahsettiğim “Hak sahibi olmak için bilinç sahibi olmak lazım.” ilkesini çürütüp “Hak sahibi olmak için vicdan sahibi olmak lazım.” İlkesini daha da güçlendiriyor.

Orhan Gazi Şahin

Değerli dostlarım; İSTİFAMDIR

Saygılı; “Birbirimize candan bağlıyız”

Köy Enstitülerinin Günümüzdeki Anlamı Konuşuldu

Prof. Dr. Tuncel, “Rektör-Öğrenci Buluşması”nda Öğrencilerle Bir Araya Geldi

Kira Tespit Davalarında Dava Sayısını ve Mağduriyeti Azaltacak Bir İhtiyati Tedbir Önerisi

Dr. Ramazan Demirtaş sabah Tokat'a 5.6 deprem olacağını söyledi saat 18:11'de söyleciği gerçek oldu!

9 aylık hamile kadın öldü, bebeği hayatta kaldı

MSB’den kritik İncirlik kararı: Komutanlık üst komutanlığına dönüştü

Mehmet Akça: “Her emekli, TÜED’in doğal üyesidir”

DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 32 28 1 3 53 87
2.Fenerbahçe 32 27 1 4 57 85
3.Trabzonspor 32 16 12 4 12 52
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.Rizespor 32 14 12 6 -4 48
6.İstanbul Başakşehir 32 13 12 7 4 46
7.Kasımpaşa 32 13 12 7 -2 46
8.Sivasspor 32 11 10 11 -5 44
9.Antalyaspor 32 10 10 12 -1 42
10.Alanyaspor 32 10 10 12 -5 42
11.Adana Demirspor 32 9 10 13 5 40
12.Samsunspor 32 10 14 8 -6 38
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 32 10 12 10 -9 37
15.Konyaspor 32 8 12 12 -11 36
16.Hatayspor 32 7 13 12 -8 33
17.Gazişehir Gaziantep 32 8 17 7 -15 31
18.Fatih Karagümrük 32 7 16 9 -6 30
19.Pendikspor 32 7 16 9 -28 30
20.İstanbulspor 32 4 21 7 -34 16

YAZARLAR