DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 09.04.2020 18:10

SANATLARIN ŞAHI: ŞİİR

Facebook Twitter Linked-in

          Şiir yazmak, coşkulu bir an gerektiriyor olabilir, ama bilgiden ve kesin bir disiplinden yoksun olarak ya da yorgunluktan sürmenaj olmuş bir kafayla kendini kapıp koyverme halinde yazılanlar olmasa gerek şiir...

Şiirin yazılması ya da üretilmesi, tüm sanatlardaki gibi sıkı bir disiplin ve yoğun bir bilgi birikimi gerektirir. Bu disiplin ve bilgi zaten gerçekten şiir olan dizelerde ve metinlerde kendini gösterir.

Uzun süre Salih Bolat ile arkadaşlık ettim. Baki Ayhan ise kardeşim... Her ikisi de hayli önemli entelektüellerinden bu ülkenin. Profesyonel bir tenisçinin meslek ve çalışma disiplinini onlarda gördüm. Salih Bolat bir şiirin üzerinde günlerce çalışırdı. Her sabah yeni bir halini okurdu bana. Saygı sınırları içinde fikrimi söylerdim, dikkate de alırdı kimi zaman.

Can Yücel'in Duvar kitabındaki şiirlerini bir yana bırakırsak, zıvanadan çıkmış bir halde slogan şiirler yazdı sonradan. Çünkü disiplinini kaybetmişti.

Hüseyin Alemdar'ı yakından tanırım. Küçük İskender'i, Jale Kibritçioğlu'nu, Mustafa Fırat'ı... Henüz bir araya gelmemiş olsak da Yelda Karataş'ın dizelerinde 'sanat filmi yapan Ömer Kavur, Akira Kurosawa, Metin Erksan, Andrei Tarkovsky, Jean-Luc Godard, İsmail Güneş, Tomris Giritlioğlu, Zeki Demirkubuz, Semih Kaplanoğlu, Semir Aslanyürek, Alain Resnais vb. yönetmenlerin kurgudaki titizliğini' hemen görürsünüz. Onun sözcükleri, montaj setinde birbiri yanına titizlikle konulmuş film parçaları gibidir.

Şiir bir soyutlama becerisi olsa bile, şiirde yaratılan imgeler gerçek görüngülerden uzaklaşıldıkça sıradanlaşır. Hem zihinde yepyeni imgelere dönüşen, ama gerçekle bağını kopartmayan görüngülerin gözlenebildiği dizeler;

《bir geyik özetleyebilir tüm uçurumları...》Salih Bolat

《her bıçak kendine sihirlenerek güler...》 küçük Iskender

《küre, sele kapıldı herkesin uyuduğu bir gecede...》 Baki Ayhan

《Ben seni köpeklere dağları gösterirken gördüm müydü hiç!..》 Hüseyin Alemdar

     Bunlar ustalıklı dizeler... Büyük dizeler... Çünkü büyük bilgi ve yazma disiplini süzgecinden geçirildikleri, disiplinle yazıldıkları hemen fark ediliyor.

《özgürlük düşlerinin peşinde gökyüzünü yiyorum...》

Bu dizeyi(!) şimdi, az önce ben uydurdum. Çok kötü değil mi?

Evet, kuşkusuz bu, bir şiirin dizesi olamaz.. İşçilikten, incelikten, disiplinli br çalışmanın ürünü olmaktan çok uzak...

Tenis oynamak hepimize açık. Dans etmek hepimize açık. Yazmak da öyle...

Hatta şiir yazmak da öyle... Bir tenisçi kadar, bir dansçı kadar, bir şair kadar çok çalışmadan, bu alanlarda ortaya iyi bir eser, iyi iş, bir başarı koymak mümkün değil. Hatta bazen onlar kadar çalışılsa da bu mümkün olmayabilir çeşitli nedenlerle... ...

Cengis T.Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —