DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 02.12.2019 19:13

KURMACALAR EVRENİ

Facebook Twitter Linked-in

          İnsan büyük deneyimlerinin büyük çoğunluğunu kurmacalar içinde edinir. Çocukken masal dinlerken... Sonraki dönemlerinde roman ve hikaye okurken... Film ve tiyatro oyunu izlerken... Sefiller romanında Jean Valjean oluruz, İnce Memet oluruz, SURET romanında Rüstem Efendi oluruz, Eşkıya filminde Eşkıya oluruz, Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanında Hayri İrdal oluruz, Muhsin Bey filminde Muhsin Bey oluruz, Babam ve Oğlum filminde Sadık oluruz, Muleta romanında Günay Diker oluruz, Ölüyaprak Vuruşu romanında Eylül Kümülül ve Özgür Güneyli oluruz, Çalıkuşu romanında Feride oluruz, SURET romanında Suretçiler Şahı Zekeriya Efendi oluruz kurmacalar içinde...

     Bütün bunların hayatlarını gerçekten yaşamamız mümkün değil, mümkün olmadığı gibi yaşamaya kalkarsak 'olacağımız kendimiz' olmaktan saparız..

     Her gerekli bilgiyi öğrenmek için; 'onu da, şunu da, bunu da yaşamalıyım' diye her ilginç olayı maymun iştahıyla kendisi yaşamaya kalkışanların vidalarının dişlisi bir süre sonra tutmaz olur...

     Yeni bir bisiklet yapabiliriz, ama bunun için tekerleği icat etmemiz gerekli mi? Değil...

     Deneyimlerin birazını büyükbaba/anneanne, birazını baba/anne, birazını da kendisi yaşamalı insanın... Gelenek çok önemli burada. Gelenek her konumda çok önemli. Bir insanın kökleri ve kendi tarihçesi çok önemli...

     Deneyimleri, yozlaşmadan edinmek ve biriktirmek gerekmez mi? Kaldı ki bu kavramın kendisi yanlışlarla dolu, çünlü bir yaşantı sekansı deneyimlenmez, doğal akışında yaşanır, deneyim ondan geriye kalandır. Yaşamanın yolu doğallık mı, kör kuyuda eşelenmek mi?.. Bunu kendime soruyorum tabi ki... Tabi 'insan(lık)' da olabilir bunu sorduğum.

     İnsanın ne istediğini bilerek doğal süreçte yaşaması bana doğru gelir.

     Bir şeyler öğrenmediğim bir tek insan oldu mu hayatımda? Sanmıyorum... Ancak hiçbiriyşe tanışmam ve yaşamam bir plana dayalı değildi...

     İnsan vasıflarını bir düşünelim. Hayat görüşlerini iyilik üzerine kurmuş olanlar ve kötücüller...

     Bonkörler ve sahip olmayı ve biriktirmeyi ilke edinmiş olanlar... Benmerkezci kişilikler ve paylaşımcı olanlar. Kıskançlar ve takdir duygusu gelişmiş olanlar...

     Öldürme düşüncesi taşıyanlar ve insanlarına güzellikler yaşattıkça kendisi de doyumlu yaşayabilenler...

     Alanlar ve verenler...

     Negrofilistler ve biyofilistler...

     Ve adanmışlar...

     Bunlardan hangi kategoridekiler yaşamda doyumlu ve huzurlu, buna bakmalı...

cengis_asilturk 

      Cengis T.Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —