JÖNK / İSMET TANLI

Tarih: 02.09.2020 14:21

Krematoryum Sessizliği

Facebook Twitter Linked-in

 Platon ölüm için;”O geldiğinde ben yokum” der.

Yazar Cengis T.Asiltürk’ün söylediği:”Tek kusursuz olan şey ölümdür” sözü de çok doğrudur.

Sadece ölümün telafisi yoktur,geriye kalan her şey bir şekilde dönüşür değişir,kazanır-kaybeder,yuvarlak dünya yuvarlak kalıpta döndüğü müddetçe.

Her dine her inanışa göre farklıdır mutlak sondan sonraki ebediyet,Budist reankarnasyonla geri gelmeyi cezalandırılmak olarak addeder,Hindu ineğe tapar,Şaman ateşe,Zerdüşt bambaşka ,hepsi vicdanında ki gücü arayıp-bulma,yerli yerine oturtma tatminkarlığında.Çünkü ölümün vakti saati hiç bilinmiyor,içindeki her tavır sessiz isyan,ölüme-ölümlülüğe.

Bir insanın yaşayabilme genişiliğini başka bir insan daraltmamalı.

Her insanın geldiği coğrafya farklı,fizikler farklı,kimyalar farklı,genler bambaşka,zaten her insan aynı olsaydı her renk flu olurdu.Her görüş,her tip,her maddi-fiziki durum bambaşka yedi buçuk milyar insanda.

Herkes ayrı bir renk,her mutluluk farklı platformlarda,herkesin kendine güzel.

Melek henüz 18 yaşında pırıl pırıl bir kız çocuğu,anne baba ayrı,anlattığına göre de kendisini ve annesini, babası dışlamış.Konuşmasında saklı aslında,daha çokta duruşunda,hayata karşı kırgınlığı-tavrı,kırık kırık konuşuyor hep,daima içinde hesaplaşarak.Saplantısı olan babası kendisinin okul olaylarıyla değil de daha çok kuzenininkiyle alakadar olmuş(-kimbilir belkide annesi öyle anlatıyor ona),iki defa ruh sağlığına yatırmışlar bu genç kızı,en basiti seçerek(-hani eskiden çekirdek ailede her şey aşırı özveriyle-eylem ve konuşmayla aşılırdı/üstelik o zamanlarda psikiyatrlar bu kadar iş yapıp vergi rekortmeni değillerdi de),Melek bir daha ruh sağlığı hastanesine yatırılması durumunda orayı yakacağını söylüyor(-aslında yakacağı tek şey kendisi/hastane hiç değil).

Bizde şu vardır hep, camları kırıldıktan sonra,serzenişler-feryatlar-figanlar,miş,mış mışlar,meli malılı keşkeli kelimeler(camların kırıldıktan sonra yapıştırmazsın asla).

Bir çocuk dünyaya gelmeyi kendi iradesiyle istemez,anne babanın insiyatifi mi her neyse işte,o şekilde gelir,dilini dinini seçme-belirleme hakkı hiç yoktur çocuğun ,sadece gözlerini açtığı coğrafyanın dilini-dinini öğrenir,kültürünü benimser,genleride iter bir şeylere(bu altyapısıdır).Üst yapıda en büyük görev ilk örnek prototip olan anne babaya düşer,genleride iter.

Şimdi bu adı gibi melek olan yetişkin genç kızın,düştüğü girdaptan ,başka bir girdabın çıkmaz sokağına çıkıpta yanlışı yanlışla doğrultmaya kalkışma gibi bir refleksten başka bir çaresi var mıdır ki acaba,yakın çevresinin ve toplumun seyirci edasıyla ahkam kesip durduğu,çözüme dayalı hiçbir gerçekçi yaklaşıma yanaşamdıkları bir kalabalığın tam ortasında.

Belkide şunu unuttu türümüz olan insan oğlu;bu kainatta hepimiz bir bireyiz ve zincirinde de halka,o başka yere düştüğünü bildiğimiz ateş,gün gelecek genişleyerek bizide alacak içine,işte o zaman çok geç olacak her şey için.

Hiçbir şey için hiçte geç değil aslında,türümüze gelecek bir sıkıntıda ya da türümüzün son bulmasında Tabiat Ana hiçbir şey kaybetmeyecek(tam tersi rahat edecek),kendisine bizden daha da faydası olan türler yaşamlarını sürdürecekler,yani kısaca biz,biz olmayı başarabilirsek,dürüst,adaletli bir yaşam düzeni kurabilirsek,herkes elini taşın altına koyarsa,ne Melek hayati hata yapar,ne de diğer onun gibiler.

Aksi takdirde kaçınılmaz son Krematoryum sessizliği,herkes bir birine dargın,herkesin konuşması kırık,herkes yaşayan ölü.

İsmet Tanlı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —