MURAT ŞEN

Tarih: 08.07.2022 08:57

KABULLENME(ME)K

Facebook Twitter Linked-in

Türkçede güzel adlandırma dediğimiz bir anlam olayı vardır.

Güzel adlandırma, söylendiğinde insanda olumsuz çağrışımlara sebep olan bazı durumları, olayları daha güzel sözcüklerle ifade etmektir.

Bu anlam olayını çok sık kullandığımız kavramlardan biri de 'ölüm'dür.

'Bizi bırakıp gitti.'

'Melek oldu.'

'Hakk'a yürüdü.'

'Aramızdan ayrıldı.'

'Hakk'ın rahmetine kavuştu.'

(...)

Örnekleri çoğaltmak mümkün...

Aslında hepsi aynı şeyi anlatıyor: 'ÖLDÜ!'

'Bir gün mutlaka' geleceğini bilsek de sanki hiç gerçekleşmeyecekmiş gibi 'yaşam'ın sorumluluklarına gömülüp 'o'nu unutmaya çalışıyoruz.

O kadar ki adını bile seslendirmekten imtina ediyoruz.

Belki de 'yaşam'ın sorumluluklarını ciddiyetle ele alıp 'yaşam'da kalabilmek için 'ölüm'ü göz ardı ediyoruz.

Nasıl olsa 'ölüm' daha uzak bir yerdedir ve henüz bize, sevdiklerimize sıra gelmemiştir. Bu yüzden olsa gerek, 'o'na bir türlü hazır olamıyoruz.

Tanıdığımız birinin amansız hastalığını duyduğumuzda veya onu yitirdiğimizde çok şaşırıyoruz.

Bazen de ölmekte olan hastaya karşı bilmeden sergilediğimiz bir 'inkar'cı yaklaşım var ki çoğumuz buna şahit olmuşuzdur.

Bazı eş, dost, akraba, komşu ziyaretçilerin hastaya bilmeden getirdiği telaşlı, tedirgin 'geçmiş olsun' dilekleri...

'İyi olacaksın, inanıyorum!' vaatleri...

'Sen güçlüsün, neleri yenmedin ki?'ler... vb.

Giderler, sonra ayıp olmasın diye görev bilip tekrar gelirler iyi niyetle...

Kaçınılmaz sonunu kabullenmiş birinin kendisini 'yaşam'a heveslendirmeye çalışan ziyaretçilerine bakışındaki o engin anlayışı, şefkati, olgunluğu hiç fark ettiniz mi?

Henüz inkâr eden ile kabullenen arasındaki fark bu olsa gerek...

O olgunluğa son anlarda değil de sağlığımızda iken ulaşabilsek bir incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için bu kadar kalp kırar mıydık acaba?

Murat Şen


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —