DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 22.07.2020 09:32

İNSANA EVRİLME

Facebook Twitter Linked-in

                                   İNSANA EVRİLME

           Her sorunsal karşısında niçin demek insanda bir refleks haline gelmeli... Niçin?

Bu kısa metni okuyanların buradan yola çıkarak, bir önyargıyla, 'ne demek istiyor bu adam' deyip, 'hak etmese öldürülmezdi diyor galiba' gibi tuhaf, akıldışı, sapkın bir sonuca ulaşmasından endişe ederim... Türkiye'de ortalama insan çoğu kez okuduğunu anlayamaz, düşünmeyi bilemez çünkü... İki olay arasındaki illiyet bağını bulamaz...

Sadede gelelim...

Yeryüzünde her şey sebep-sonuç ilişkisiyle açıklanabilir... Diyalektik düşünce biçimi, diyalektik işleyiş ve diyalektik süreç bir moda değildir. Bu tartışılamaz bir gerçektir... Düşünebilme eğitimi gerekiyor...

Şunu ara tümce olarak hemen söylemeliyim: Hiçbir cinayete kimse gerekçe gösteremez. Bu bir tarafta dursun... Bunun tartışılması gereksiz.

Evet, sebep her ne olursa olsun, sonuç cinayet işlemek olmamalı... Bu bir temennidir, dilektir, istektir, ama bu işler bunlarla çalışmıyor...

Bu cinayetlerin neden bir bilgin ciddiyetiyle, evet laboratuvarda çalışan bir bilgin ciddiyetiyle ele alınmazsa, insanlık için yararlı bir sonuca ulaşılamaz. İçi boş kınamalar, içi boş gösteriler, içi boş eylemler sürer gider.

Cinayetler de tabi...

Tecavüz ve cinayet sıradanlaşır. Örneğin tecavüzcü A partisinden olunca başka B partisinden olunca başka bir refleks gelişir seçmenler arasında. Bu toplumsal bozulmadır. Bozulmuş bir toplumda da kimsenin huzuru güvende değildir.

Dolayısıyla bağırıp çağırmaktan önce, bu cinayetlerin, bu ilkel insan eyleminin nedenini bulmak gerekir. İstenirse bulunacağını düşünüyorum, biliyorum... Yeter ki istensin...

-Cinayetlerin nedeni ne?

-Cinayet işleyenlerin eğitim düzeyi ne?

-Bu cinayetler köylüler arasında mı, kentsoylular arasında mı, banliyö sakinleri arasında mı daha yaygın?

-Cinayetler hangi yıllarda ya da dönemlerde artmış, o sırada toplumda nasıl gelişmeler olmuş?

-Erkeklerin değişen dünyaya tepkileri nasıl? İlişkide yüklendiği rol ne?

-Kadınların değişen dünyaya tepkileri nasıl? İlişkide yüklendiği rol ne?

Bu sorular çoğaltılmalı. Bilimsel bir yöntem geliştirilmeli...

Kişilerin kişisel primitif ya da iptidai açmazları için her konuyu bir fırsata çevirerek kadın cinsiyetine ya da erkek cinsiyetine öfkelenip kızarak, köpürerek, küfrederek çözülür bir sorun değil bu. Çünkü bu ilkelliğin sona ermesini isteyen insanların bir cinsiyeti yok hayatın her alanında açıkça göründüğü gibi... Evet düzeyli insanlar bu durumdan apaçık çok rahatsız... Görünen o ki, bu insanlar bu vahşet karşısında birlikteler...

Şunu görmek için dâhi olmama gerek yoktu her halde: Önümüzdeki dönemde cinayet işleyen kadın sayısı artacak... Kadın katiller artacak diyorum size... Artsın demek değil bu, tövbe...

Temennim, şiddet yanlısı ilkel kadınlar ve ilkel erkekler arasındaki bu dalalma bir rövanşa alkış tutmaya dönüşmez, ama size tekrar söyleyeyim bu işin buraya evrileceğini görebiliyorum...

Katil Frida Kahlo'nun, katil ve kadın döven Yılmaz Güney'in, katil(!) Simone de Beauvoir'in, kadın döven Müslüm Gürses'in, tecavüzcü Tuma Çelik'in vb. böyle oldukları için isimlerinin ayrı bir deftere yazılması gerekir... İyi insanların yanına değil...

İnsan hayatı önemli. Ölenlerin ikinci bir yaşama hakkı olmuyor. Bir dahası yok; ölen ölüp gidiyor o güzelim gülüşüyle....

Dr. Cengis T.Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —