JÖNK / İSMET TANLI

Tarih: 20.06.2021 00:59

Hayallerin Kadar Konuş

Facebook Twitter Linked-in

Kadim kültürümüz en doğru olandır, her şey yaşanarak kazanılmış bir tecrübeye yaslanmış olarak gelir, geçmişten geleceğe.

Zamane kültür o kadar hızlı, baş döndüren bir şekilde değişiyor ki, bir bakmışsın ki bambaşka, hiç bilmediğin bir platformda ne ile cebelleştiğini dahi anlayamamışlığınla başbaşasın.

Herkes kendi çöplüğünde en güzel. Coğrafya kaderindir. İskandinav ülkesindeki farklı, Tanzanya'daki daha farklı ama Türk’ ler de her yerde her zaman çekik gözlü.

Bu gün en sevdiğim can arkadaşım, ‘ iyilerdir hep en erken göçüp başka bir aleme giden’ dedi. Evet hep derdi büyüklerimiz Tanrı sevdiği insanı yanına alır diye. Ya da hani deniliyor ya ; bu dünyada yaşanılanların hepsi sınav. İşte sanki o iyi insanları sınava dahi tabii etmeksizin yanına alıyormuş tanrı. Ama birde şu gerçek te baki ( terk-i diyar eden iyiyse / ardından hep iyi olarak anılıyor – iyi de değilse, zaten, aklının ucuna dahi geçmezliklerde). Gidenlerin de geri asla dönemediği bir fanilikte, herkes en mutluyu, en güzelle – en güzel yaşarsa, işte o zaman en güzel. İnsanın kalbi ne kadar temiz ve sevgi doluysa, o kadar güçlü ve acı geçirmez oluyor, bazen  en zoru, en çetrefili bir tebessümle tuş eder insan. En zayıf yanıdır aslında insanın en güçlü olduğunu sandığı yanı, duygular hep tezatlıklarla örülü, bir uçtan bir uca.

En tehlikeli insan yüzüne başka , arkandan daha başka olandır, tanrı da artık onları bir bir tespit ediyor, cezayi muhakemleri de kuruldu-kurulacak, en ağır hükmü giyecekleri de artık gün gibi ortada

İşimiz gereği her tür insanla haşır – neşiriz illaki, ama her insanda olduğu gibi bizimde gönlümüzde yatan Aslanlar’ımız eksilmez. Herkes herkesi sevmek zorunda da değil, kimse kimsenin prangalı mahkumu asla olamaz, ortak müşterek te buluşulunur, icap ederse, ama işte en kutsal olan evlilik ya da sevgililik te durum çok daha başkadır, orada ortak müşterek te değil / direkt ortaklıkta bir araya gelinilir. Bütün meselenin özeti iki başka insanın bir birini tamamlayabilmesidir, her şeyi en dürüst paylaşıp, karşındakinin en mutlu olmasına gidecek yol haritasınını çizilebilmesinde saklıdır.

Ercan henüz 40’ lı yaşlarda, hayatını birlikte paylaştığı Emine de 36’ sında. Bir birlikteliğe yelken açalı 12 yıl olmuş, hedef en mutlu olmak, amaç birbirini tamamlamak. Tam 12 yıldır çizdikleri yolda birbirlerini tamamlayarak, çok ta mutluluklarla geldiler, bu güne, fakat benim üzülerek gözlemlediğim o nihayet ( yani bu birlikteliğin heyecanını- ruhunu yenileyememe yani artık birbirini dinlememe ve dolayısıyla da anlayamama açmazları) Ercan’ la Emine de olmaz dediğim sırada, dargınlık, bir gök taşı gibi ortalarına düşerek, ikisini de basbayağı parçaladı Kolay olan yıkmak- bitirmek, üzmek, kırmak vs. Ben işte tam bu noktada içimden ettiğim yeminlerden biri olanı uygulayarak, bu iki güzel insanın hayatlarında ki o gök taşı düşmüş hallerine müdahil oldum, bilerek ve isteyerek, artık seyirci kalmamak gerek parçalanmalara ( yoksa domino etkisiyle her şey daha da parçalanacak). Şayet o bilinç ve aydınlığın kabiliyetine sahip olduğuna inanıyorsa insan, bir dakika dahi düşünmeden, mantık çerçevesinde yapıcılıkla inşaa etmeli yeniden, o eski güzelliklerin yolunu. Her ikisiyle de defalarca konuşup anlattım ve onları da defalarca dinledim. Bu genç çiftlerin İlk reaksiyonları bana da umut verici geldi ( kendilerini bir dinleyen- anlayan olunca karşılarında iyi yönde çözülmeler başladı ). Bu 12 yıllık birlikteliği bitirmemeli, tam tersine güzelliklerle örerek, hep sevgiyle yeniden başlamalı. Bayağı bir uğraşın ardından bu iki güzel insanı, kırıldıkları yerden yeniden bağlayarak, o tamamlayan,heyecanını yenileyen hayatlarına daha da sağlam dönüşlerini sağlamış olmanın mutluluğunu yaşamış olmak benim için de en güzel duygu oldu... Kırmak, dökmek, yıkmak, en zor / asıl en kolay; kazanmak, onarmak, yapıştırmak-mutlu edip-mutlu olmak.

Dürüst insan hep yapıcıdır-Kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayan. Ölüm haricinde her şeyin çözümü mevcuttur, temiz ve iyi kalan entrikasız kalplerde.

Tarzı Kadim’ e gider bütün kavşaklarda ki doğru yöne sapmalar.

Unutma, hep doğruyu söyleyendir geçmiş, görebilene- bilebilene / hep hezeyanlıdır, geçmişinden kopan , duyabilene, anlayabilene.

Öyleyse, artık sende, bakıp ta görebildiğince, görüp te algılayabildiğince, algılayıp ta özümseyebildiğince, hayallerin kadar konuş.

İsmet Tanlı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —