SERDAR ERKAN

Tarih: 24.07.2019 11:39

HATAY ŞEHİDİ ATATÜRK VE HATAYLI KADINLARIN SAÇLARI..

Facebook Twitter Linked-in

             23 Temmuz 2019 , Hatay’ın anavatana katılışının 80. yıl dönümüydü. O günlerde yaşananları okuyunca , güzel ve yalnız ülkemizin ne büyük özveri ve emekle kurulduğunu bir kez daha bir kez daha duyumsadık. Okuduklarımı paylaşmak istedim.

      Atatürk tüm rahatsızlığına rağmen, Ankara’daki 19 Mayıs 1938 törenlerinden sonra hiç kimseye haber vermeden trenle Eskişehir’den gizlice Mersin’e gider. Başkent telaş içindedir. Çünkü Hastalığı son aşamadadır. Sonunda izi bulunur, Mersin’dedir.

      Adana ve Mersin’de çok büyük bir Askeri tören düzenlenir. Atatürk’ün Mersin’e gelmesi ve askeri tören aslında Hatay’ın hemen yanından bölgedeki diğer ülkelere ciddi bir gözdağıdır.

      Amaç; uzadıkça çıkmaza giren milletvekili seçimlerinin, yapılıp, Hatay Devleti Meclisinin açılmasıdır. Gözdağı etkili olur, seçimler hızla yapılır, 40 vekilden oluşan Hatay Meclisi çalışmaya başlar.

     2 Haziran 1938 de Dr. Abdurrahman MELEK, Antakya’da Sancak Umum Valisi kimliği ile yerel hükümet yönetiminin başına getirilir. 5 Haziran 1938’de göreve başlar. Bu sırada 2.Dünya savaşının çanları çalmaya başlamıştır. Almanya, Avusturya’yı işgal edince panikleyen Fransa, Ortadoğu’daki sorunlarla uğraşmaktan vazgeçer. Ortadoğu’daki en güçlü devlet olan Türkiye ile dost ve müttefik olmanın önemini kavrar. M.Kemal ATATÜRK ve Türk hükümeti bu fırsatı değerlendirir. 4 Temmuz 1938 yılında parafe edilen anlaşma gereği, Hatay devletinin silahlı gücü Türk ordusu mensuplarından oluşacaktır.

     Türk ordusu zaten sınırda hazır beklemektedir.

     5 Temmuz’da Türk ordusu iki koldan güneye hareket eder, birinci kol Payas’dan, hareket edip 11:45 de İskenderun’a ; daha büyük kol Hassa’dan hareket ederek 7 Temmuz 1938 de Antakya’ya girer.

    Temmuz sıcağında üç gündür yol yürüyen askerler, Hatay’ı geçip tam kışlalarına girecekken beklemedikleri bir engelle karşılaşırlar.

    “Antakyalı Kadınlarla...”

    Antakyalı kadınlar askeri göğüslerler, “Giremezsiniz!..”

    Komutan ve askerler beklemedikleri bu engel karşısında şaşırırlar.. Bir kadın öne çıkar:

    “Ahdımız vardı” der. “Birgün o işgalcilerden kurtulduğumuzda asker ocağını saçlarımızla temizleyecektik.”

      Onlarca kadın bir anda örtülerini atıp, öne eğilerek saçlarını keserler...Sonra kadınlar kışlayı temizlerler.(bence bu an filimlere konu olacak müthiş bir sahnedir.)

      Atatürk bu seyahat sonrası yorgun düşer ve hastalığı hızla ilerlemiştir.. Hasta yatağında bu müjdeyi alır. Adını koyduğu Hatay devletinin 13 Ağustos’ta seçimleri yapılır. 2 Eylül 1938 de Tayfur SÖKMEN ilk Cumhurbaşkanıdır. 10 Kasım 1938 Atatürk vefat eder. 30 Haziran 1939’da yapılan oylama ile Hatay, Türkiye Cumhuriyetine (T.C)katılma kararı alır. 23 Temmuz 1939 da Hatay resmen T.C devletine dahil olur ve 63. il olarak 21 yıl ayrı kaldığı Türkiyeye kavuşur.

      Hataylılar, bugün Atatürk’ü Hatay’ın anavatana katılmasında tek şehitleri olarak kabul ederler. Çünkü ,Hatay tek kurşun atılmadan ,bir tek çatışma ve yaralanma dahi olmadan, hasta yatağında Atatürk’ün şahsi girişimleriyle Dünya diplomasi tarihine ve günümüzdeki sorunların çözümüne örnek bir yumuşak güç diplomasisi(soft power diplomacy) ve dış politikası ile anavatana dahil edilmiştir. Ancak bu sonuç, hasta Atatürk’ün kendi insiyatifi ile gerçekleştirdiği beş günlük yoğun Mersin ziyareti onun sağlığından ve ömründen çok şey alıp götürmüştür. Bu ziyaret yapılmasaydı belki Atatürk’ün hastalığı ağırlaşmayacak, sağlığına kavuşacaktı. Ülkemiz, ikinci dünya savaşı sonrası iç ve dış politikadaki savrulmaları ve geriye gidişleri belki hiç yaşamadan bugün daha farklı bir Cumhuriyette, daha refah ve barış içinde yaşayacaktık. Başta Hatay şehidimiz Atatürk , soylu bir davranışı nedeniyle Hataylı kadınlarımızı ve bu sonucun alınmasında emeği ve katkısı olanları saygı ve minnetle anıyorum.

     Hatay’ın Anavatan’a katılmasının 80. yılı kutlu olsun!..

            24 .07.2019

         serdarerkan

                  Serdar ERKAN

 (23 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesinden derlenmiş ve alıntı yapılmıştır.)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —