PINAR YEŞİLTAY SEVİM

Tarih: 09.05.2019 17:03

HAMDÜSENA SOKAĞI KADINLARI

Facebook Twitter Linked-in

HAMDÜSENA SOKAĞI KADINLARI

photo (4)

             Bu coğrafyada pek çok şey zor ama kadın olmak hepsinden zor. İlmek ilmek emek vererek, dokuyarak kendini var etmek gerek. Günümüzde her ne kadar toplumsal algı dönüşse de hala okumak için mücadele eden, küçük yaşta evlenmemek için göz yaşı döken, hala ailesinden destek görmediği için içine sıkıştığı aşağılanıp ötekileştiği evliliğini bitiremeyen ve ne yazık ki hala şiddet kurbanı olan kadınların varlığı yadsınamayacak kadar çok.

         Aysel…

          O kendi olma mücadelesinde büyük bedeller ödemek zorunda kalan genç bir kız. Hamdüsena Sokağı’nda sıkışıp kalmış, din ile uyuşturulup gelenek adı altında hapsedilmiş binlercesinden biri. Kalabalık bir ailenin en yalnızlarından. Okumayı seven, okumanın hayatında ve mücadelesinde dönüm noktası olduğu bir geleceği tercih eden, kendini kanata kanata yoktan var eden bir kız çocuğu.

         Ailesinin köhne hükümlerine karşılık kendi yolunu çizmek için verilen mücadelenin hüzünlü kahramanı. Çok başarılı olduğu için öğretmenleri tarafından başarıları yerlere göklere sığmıyorken, evde başarılarını hiçe sayılan ve okuma mücadelesinde her daim karşında engel olan geniş ailesi. Zorluklarla başladığı lisede derece yapan, üniversite sınavında büyük başarı elde etmesine rağmen dünyayı daha fazla anlama ihtiyacı ile Mütercim Tercümanlık okumak isteyen ve üniversite okuyabilmek için dimdik tek başına her adımda mücadele veren.

      Ne mi oluyor Aysel’e?

         Okumak istediği ve ailesine karşı çıktığı için küçük yaşta evden kaçan kuzeni Büşra’nın azmettiricisi ilan ediliyor. Annesi, ablası, abisi, dedesi, eniştesi ez cümle tüm geniş ailesi tarafından dışlanıyor. Sevgi nedir bilemeden, bir kez saçı okşanmadan büyütülen Aysel şimdi de tüm ailenin nefret söylemlerine, şiddetine maruz kalıyor.

         Üniversite sürecinde evinden uzaklaşarak, gerçek sosyal yaşamla tanışan ve yeni dengeler edinmeye sağlayan Aysel…

        Kocasından her gün dayak yiyen, kaynanasından sözlü şiddete maruz kalan ve sapkınca davranışlara katlanmak zorunda bırakılan çocuk gelin Ümmü…

        Salt aşık olduğu (evdeki baskının da etkisi ile) sevdiğine kaçtı diye intahar eden-ettirilen mecbur bırakılan Büşra…

       Yukarıdaki karakterler hayatımdaki yeri kelimelerle anlatılamayacak yazar Gönül ÇATALCALI’nın HAMDÜSENA SOKAĞI KADINLARI isimli romanın kahramanları.

       Peki tek AYSEL, ÜMMÜ, BÜŞRA mı kadın olmanın bedelini acı çekerek ödeyen, ölüme mahkum edilen?

      Dijitalleşen dünyamızda kahve eşliğinde online gazeteleri okurken kaç kadın cinayeti haberi çekiyor dikkatimizi?

      Kaç aile okumak isteyen kız çocuklarının hayallerini umutlarını geleceğini hiçe sayarken erkek çocukları okusun diye kurşun döktürüyor?

      Kaç aile aile şirketlerinin devamı için erkek evladını vekil tayin edip, şirketi erkek evlada bırakıyor?

      Sorarım size kaç kız çocuğu sadece cinsiyetinden kaynaklanan nedenlerle evlere hapsediliyor? Okutulmuyor, erken yaşta evlendiriliyor ve mutsuz evliliğinden doğurduğu çocuklara analık yapıyor. Peki bu mutsuz annelerin mutsuz çocuklarının kısır döngüsünde bedeli neden baş rolde kız çocukları ödüyor?

      Daha doğduğu andan itibaren ne yazık ki bazı aileler örseliyor kız çocuklarını. Örselenerek, görülmezden gelip değersizleştirilerek yetiştikleri için de eşlerinden gördükleri eziyeti kabullenen kadınlar oluyorlar. Mutsuz çocukluk deneyimleri ve mutsuz evlilikleri, olmayan ekonomik özgürlükleri ve eğitimleri ve zaman zaman da din ile korku salınan yürekleri ile döngüyü sürdürüyorlar.

                  DUR DEMEK İÇİN HİÇ BİR ZAMAN GEÇ DEĞİL.

       Lütfen ama lütfen çevrenizdeki kız çocukları ve kadınlar için mücadeleden vazgeçmeyin. Onların olmayan cesareti, çıkmayan sesi olun çünkü Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu başkanı Canan Güllü’nün de dediği gibi bizi ancak “MÜCADELE KURTARIR”.

       Pınar Yeşiltay SEVİM


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —