Babalık… Kulağa ne kadar sade, ne kadar tanıdık geliyor, değil mi? Ama içinde öylesine büyük bir sorumluluk, öylesine derin bir anlam barındırıyor ki; anlatmak kolay değil.
Ben bir babayım. Çocuklarımın gözünde ne olduğumla değil, ne gösterdiğimle şekillenen bir babayım. İyi olmayı, hatırlı olmayı, fedakâr olmayı, bilgili olmayı, vicdanlı olmayı ve sevecen olmayı; yani insan olmanın en temel değerlerini, önce onlara bir ayna gibi yansıtarak öğretmeye çalıştım.
Çünkü çocuk, aynada ne görüyorsa onu öğrenir. Gözlerinin içine baktığında sevgiyi, öfkeyi, şefkati ya da umudu bizden okur. O yüzden ben, çocuklarıma yalnızca sözle değil, davranışla da yol göstermeye çalıştım. Onlara nasıl bir insan olmaları gerektiğini, kimseye zarar vermeden, dürüstçe, sevgiyle yaşayabileceklerini anlattım. Her bir değeri önce kendimde inşa ettim, sonra onlara sundum.
Hayatın koşulları her zaman adil değil. Kimi zaman uzak kalabiliyoruz, kimi zaman yoruluyoruz. Ama ruhum, her an onlarla… Gündüz uyanık bir dua, gece onların düşlerinde bir sığınak gibiyim. Çünkü babalık yalnızca fiziksel varlıkla değil, kalben bağlı kalmakla mümkündür.
Bugün bu satırları okuyan her babaya seslenmek istiyorum: Dünyanın size verdiği nefesin kıymetini bilin. O nefesi, çocuklarınıza rehberlik etmek için kullanın. Onların aynası olun. Çünkü siz neyseniz, çocuklarınız da bir gün ona dönüşecek.
Ve unutmayın… Bir zamanlar sizin de içinizde bir çocuk vardı. Şimdi onun gözleri, sizin çocuklarınızda parlıyor.
Babalar gününüz kutlu olsun. ⚘️