DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 01.07.2020 14:41

FARKINDALIK YARATMAK...

Facebook Twitter Linked-in

        'Ezber bozma, farkındalık yaratma, kuralları alt-üst etme, çevre duyarlığı, egosu yüksek/şişkin, kibirli, kişisel gelişim' gibi kavramları, doğru düzgün kitapları okumuş, kültür düzeyi yüksek insanlardan duyamayız/okuyamayız.

Çünkü onlar, dediğim gibi, doğru düzgün kitapları okumuş, kültür düzeyi yüksek insanlardır, cahil değildirler, bunlara o yüzden itibar etmezler...

Onların bu kavramları kibirli oldukları için kullanmadığını sanıyor kimi kişiler. Hayır, ondan değil...

Doğru düzgün kitapları okumuş, kültür düzeyi yüksek insanlardan bu kavramları duysak/okusak bile, genel-geçer işlevde değildir bu kavramlarla ilişkileri. Çünkü bu kavramlar 'mutluluk, eğlence, adrenalin, yoga vb. gibi' moda kavramlardır.

Bu insanlar gizlice aralarında konuşup ağızbirliği mi etmiştir, bu kavramları kullanmayacaklarına dair? Hayır... Sadece, bu insanların sezgileri ve öngörüleri gelişmiştir. Bunların birer tuzak olduğunu daha ilk anda fark ederler. Adında aşk, şifre, gizli, yaşanmış ibareleri geçen filmlere de, romanlara da burun kıvırma hakları da bu nedenle elbette vardır.

Örneğin...

Kişisel gelişim kavramına da, kişisel gelişim kitaplarına da, içimizdeki çocuk naivitesine de daha ilk andan itibaren itibar etmezler, gülüp geçerler... Çünkü...

Kişisel gelişim çocukluğun en başında ailede başlar, doğru düzgün bir okul eğitimiyle ve okunan doğru (Küçük Prens, Şeker Portakalı, İki Yıl Mektep Tatili, Çocuk Kalbi, Gülibik, Kış Masalları gibi...) kitaparla sürer, asla tamamlanamaz ve bunyüzden insan ölürken eksikli ölür, ama böyle bir gelişim süreci yaşamış bir insan yirmili yaşlarında birey sayılabilir nitelikleri haiz hale gelir.

Dolayısıyla kişisel gelişim dikteyle, tavsiyeyle, öğütle, spot sözlerle gerçekleştirilemez.

Kişisel gelişimin anahtarı anlatılardır. Uykudan önce dinlenilmiş masallar, hikâyeler, çocuk kitapları, gençlik kitapları, yetişkin kitapları gibi içinde hikâye olan kitaplar; masal, kikâye, roman... Filmler... Radyo piyesleri, tiyatro oyunları, müzikaller... Uzun bir süreç yani...

izleyen çekirdek çitleyen bir kadının dizinin dibinde büyüyen bir çocuktan da hiçbir 'şey' olmaz... Böyle bir çocuk, yirmi yaşından sonra yüzlerce 'vulgarize/hap bilgi, spot, uyaklı söz, manşet ilke' çuvalı halindeki kişisel gelişim kitabı okusa ne olacak? Cahil cühela, haddini de bilmeyen bir takım 'akıllı/cin' insanın kitaplarına parasını kaptırır, durum bundan ibaret...

Duyarlık da aynı uzun süreçte edinilir. Öğrenilmiş bir davranışla duyarlı olamaz insan, fark edemez...

Çevrede olup bitenin farkına varabilme edinim gerektirir. Şimdi her bir konuda duyarlık geliştirme çabası var... Ateşe, suyun temizliğine, ozon tabakasına, toprağa, çevreye, hayvanlara, yani daha milyonlarca varlığa karşı ayrı ayrı duyarlık nasıl öğretilecek?

Duyarlı insan yetiştirirsek, o zaten her şeye karşı duyarlı olacaktır.

Ezber bozmak...

Bu sözün kendisi zaten ezber haline gelmedi mi?

Ki, saçmalamayalım, bazı ezberleri bozmayalım, bazı şeylerin ezbere bilinmesi iyidir. Duyarlık edinilmiş bir ezberdir örneğin... Düzgün insan olmak da... Kerrat cetvelini, 28 harfin sıralanışını, her listenin alfabetik hazırlanmasını bırakalım da ezbere bilsin çocuklar...

Ezberlemeyi beceremiyor, bilgi sahibi olacak? Kimya ve matematiğin büyükçe bir kısmı ezbere dayalıdır, farkında mı bunun?

Matematiği, şiiri, kurmaca romanı sevmez zaten... Niye sevsin, bunları severse kafası işlemeye başlar, zahmetli iş o.

Onu şöyle kandırırlar, 'yaşanmış bir olaydan yola çıkılarak yazıldı.'

Onun hoşuna gider bu, çünkü yaşanmış olanın, kurmaca içinden geçirilmeden hiçbir esprisinin olamayacağını da anlamaz zaten... Nasıl anlasın?

Cengis T.Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —