SERDAR ERKAN


ÇANAKKALE SAVAŞI ARSLANKÖY’ÜN GELECEĞİNİ NASIL DEĞİŞTİRDİ?

Gel zaman, git zaman, hiç yenilmediği halde, Mondros mütarekesinde, Alaman’la beraber Osmanlı’da yenik sayıldı. Bunu kabul etmeyen ve Kemal Paşa’nın Mersin’e gizlice gelerek 5 Kasım 1918 de yaptığı toplantısında Çanakkale’den i


          Bana göre insanların yaşamını üç şey etkileyip, değiştiriyor. Birincisi Okuduğu kitaplar, ikincisi karşılaştığı insanlar ve üçüncüsü yaşanan olaylar. Aşağıdaki bizzat çanlı tanıklarından dinlediğim olaylar, bir kişinin, bir köyün geleceğini nasıl değiştirebileceğinin öyküsüdür. Bu yazının konusu Efrenkli(Arslanköylü) çitçi Ali’nin öyküsüdür.

Çiftçi Ali, Çanakkale savaşına köyünden katılanlardandır. Yeğenlerinden biri olan Hüsniye ÖZGÜR öğretmenimin anlatımıyla, Çanakkale’de savaşırken, sofralarına düşen bir el bombasını (karakedi derlermiş) tekrar düşmana atarken eli bileğinden kopan Efrenk’li Ali kaldırıldığı hastanede ayıldığında, etrafında koşuşturan beyaz gömlekli genç tabip’i fark etmesi ile başladı. Bir eli kopmuştu ve sargıda idi. Ancak kanama zamanında durdurulmuştu. Adın ne diye sordu genç doktor ona. “Ali “dedi yaralı asker. Asker Ali sordu ” seninki ne komutanım?” diye . Genç adam ” Mülazım-evvel Tabip Filanca” der . Daha sonra samimi olurlar Tabib ile yaralı asker. Bir gün sorar tabibe “ hangi mektepte okudun da nasıl tabip oldun?” diye. Oda anlatır, Tanzimatın Fermanın ilanından sonra açılan batı tipi okullardan “Asker-i Tıbbiyeyi Şahane Mektebini” ve Ali’nin tek bildiği medrese ve mahallenin hocalarının Arapça Kuran okuttuğu mahalle okullarından farkını. Ali anlatılanları teyp gibi kaydeder aklının bir köşesine. Taburcu olunca, uzunca bir tren yolculuğundan sonra Çanakkale Gazisi Ali köyüne döner. Gene Nazım’ın Kuvva-i Milliye Destanın’ında yazdığı gibi “Savaştan önce Toros dağlarındaki Efrenk köyünde çiftçi idi Ali, savaştan sonrada Efrenk’te yine çiftçidir”. Artık köyünde ona “Çolak Ali” derler. Ancak aklı her zaman “Tabib Filanca” nın anlattığı okullarda kalmıştır Çolak Ali’nin.

Gel zaman, git zaman, hiç yenilmediği halde, Mondros mütarekesinde, Alaman’la beraber Osmanlı’da yenik sayıldı. Bunu kabul etmeyen ve Kemal Paşa’nın Mersin’e gizlice gelerek 5 Kasım 1918 de yaptığı toplantısında Çanakkale’den iyi tanıdığı ve kahramanlığını bildiği Kemal Paşa’dan tüm Toros dağ yörük köylerine haber gider “Savaş bitmedi… hazırlanın vatan savunması yapacağız”...

Bu toplantıya katılan akrabası Hüseyin (Yıldıran) ile birlikte köydeki eli silah tutanlar köye gönderilen işgalci subaylara karşı direnme kararı alırlar ve Efrenk de karşı çıkar işbirlikçi padişah’ın fermanına. İşgal öncesi süratle dağ köylerine ve Efrenk’e Mersin’deki askeri silah depolarından kaçırılan silahların önemli bir kısmı Efrenk’e de ulaşmıştır. 1918 nin 17 Aralık günü Mersin iskelesinden işgal başlamıştır. İnce bir taktik gereği, önce İngilizlerin Müslüman Hindu askerleri “selamün aleyküm” diyerek çıkarlar. Böylelikle halkın, Müslüman askerlerle ilk tepkisi önlenir. Sonra durumu kontrol altına alan İngilizler, Fransızlara devrederler, işgal komutanlığını.

Efrenkli Çolak Ali’de komutanı ,“Mustafa Kemal’in askeri” idi. O günlerde, aşağı köylerden başlayan işgal, yavaş yavaş Toros köylerine doğru yayılıyordu. Yayan üç günlük uzaklıkta olan Mersin’e bağlı Efrenk’in teslim alınması ve işgali için gönderilen işbirlikçi Osmanlı subayını, daha sonra gönderilen Fransız subayını öldürüp, “ciyaklı obruğa “ atarlar. (Efrenk yakınında atılan taş’ın beş dakika sonra sesinin geldiği, içine yüzlerce kuşun yuva yaptığı ve seslerinden dolayı bu adı almış derin yer altı mağarası). Bunun üzerine 1919 baharında Mersin’den çıkarılan Fransız komutanın emrinde yerli Ermenilerden oluşan yaklaşık 16 kişilik(4 tanesi Efrenk’li) Fransız birliği, Efrenk’e bir günlük mesafede Yavca yakınlarında gece konaklarlar. Orada sürülerini otlatan çoban ayran ikram eder onlara. Aralarındaki konuşmadan onların ertesi gün( Cuma) öğle namazı sonrasında Efrenk’e varıp köy’ün erkekleri camide iken tutuklayıp işgali gerçekleştirme niyetlerini anlar çoban. Oğluna gizlice ata binip dağın arkasından Efrenk’e haber vermesi için gönderir. Efrenk’den silahlanıp gece gelen “ Mustafa Kemal’in askerleri” derin uykudaki lejyoner askerlerin çoğunu öldürürler. Kaçıp kurtulanlar , Mersin’de anlatırlar bu olayı. Kısa zamanda tüm Toros köylerinde ve yerli halk arasında yayılır bu haber ve düşmanın yenilmez olmadığı anlaşılır. 1 Mart 1920 de Arslan köye gelen Yedek teğmen Kozanlı Mustafa Nail ile Efrenkliler Kuvvai Milliyeye katılarak, Efrenk(Yavuz) müfrezesini oluştururlar. Mersin, Adana ve Tarsus’ta civarında hızla örgütlenen tüm Kuvva-i Miliye müfrezeleri Fransızlara saldırmaya ve vur kaç savaşları ile yıldırırlar işgalcileri. Bu direniş sonunda ilk Fransızlar Ankara hükümetini tanıyarak, “Ankara Anlaşmasını” yaparak vazgeçerler Mersin ve Adana’ın işgalinden. Derken İstiklal (bağımsızlık) savaşı biter, Cumhuriyet ilan edilir 1923 de. Çolak Ali artık İstiklal savaşı gazisidir ve 2.madalyasınıda almıştır. Efrenk’e, bizzat Atatürk’ün emri ile , Belediye Meclisi tarafından Arslanlar gibi savaştıkları için “Arslanköy” adı verilir. Cumhuriyet hükümeti ve bürokrasisinde Arslanköy’lüler artık çok saygındırlar. Askeri savaş bitmiş, cehaletle savaş cephesi açılmıştır. Batı tipi (laik-bilimsel bilgiye dayalı) yeni ilk okullar açılacağını duyar Çolak Ali. O zaman Mersin Adana sancağına bağlı bir köydür. Ertesi gün sabahtan hemen giyinir, göğsüne takar madalyasını , hayvan sırtında üç günde Mersin’e iner. Biner trene, dikilir Adana Valiliğinin kapısına. Vali ne istediğini sorar Vali. ” Köyüme ilkokul açılmasını ” der Çolak Ali. Tamam “sen git der” vali, başından savmak için. “Hayır “der, yazılı ferman almadan gitmem der. Kararlıdır Çolak Ali, üç gün valiliğin önünde bekler. Sonunda, Çolak Ali’nin kararlılığını anlayan Vali , Çukurova’daki yüzlerce köy’den evvel, Mersin’e yayan üç günde gidilebilen, Torosların zirvesindeki Arslanköy’e ilkokul kurulmasını onaylayan yazıyı verir Çolak Ali’ye . Cumhuriyet’tin ilanından tam bir yıl sonra 1924 yılı güzünde, Çolak Ali’nin girişimi ile yapılan ilkokul açılır ve köye ilk çağdaş eğitimi verecek öğretmen gelir. Yalnız bir sorun vardır. Köyde eski itibarları kaybolan, cahil hoca takımının başlattığı “Gavur Mektebi” kampanyası nedeniyle kimse çocuklarını bu okula vermek istemezler. Erkek çocuklarını öğretmen görmesin diye , kıra gönderirler, hele hele kız çocuklarının gavur mektebinde okuyunca “fahişe olacak” korkusuyla ahırlara saklarlar. Öğretmen okula öğrenci bulamaz. Çolak Ali, boş kalan okulda, gelen öğretmen köyden gider, okul kapanır diye korkar. Başlar köyünün okuma çağındaki çocukları olan aileleri gizliden öğretmene ihbar etmeye. Öğretmende eliyle koymuş gibi aileleri ve çocukları bulup, aileleri çıkan kanunla korkutarak, okula kaydeder. Kız çocuklarını köye örnek olması için ilk defa kaydettiren gene Çolak Ali dir. Ve böylece yavaş yavaş ”Gavur Mektebinde” eğitim öğretim başlar ve mezun vermeye başlar ve yıllar içinde giderek kanıksanır. Mustafa Kemal’in askeri Çolak Ali daha sonra muhtarlık döneminde, Arslanköy’de ilkokulun, halkevinin ve yolunun açılmasını sağlayarak , eğitimli ve okur-yazarı en fazla olan köylerden biri olmasını sağlamış, barış döneminde öncü olarak katıldığı cehaletle savaşı da kazanmıştır.

                       HALİL ERKAN ANLATIYOR

Yıllar sonra babam Halil Erkan Çolak Ali’ye , ilkokul’u nasıl açtığını sorduğunda Çolak Ali,“Toslak” diye başlayan konuşmaların birinde, çocukları olan aileleri ihbar ettiğinin anlaşılınca köy odasına ihtiyarlar ve bazı azalar tarafından çağrıldığını, kendisine “gavur mektebine giden çocukların günahının hesabını öbür dünyada nasıl vereceğinin” sorulduğunu anlatır. Babamda, “eee sen ne yanıt verdin Çolak Ali Emmi” deyince , onunda “Ağalar, emmiler; gelecekte Mersin’de hökümete sizlerin işi hiç düşmeyecek mi ? dedikten sonra Azalar hep birden “he düşecek tabi derler”, işte o zaman sizlerin dilekçelerini elin gavuruna (gayri müslüm arzuhalcilere) parayla yazdıracağınıza kendi gavurlarımıza (sizin çocuklarınız, torunlarınıza) yazdırsanız olmaz mı diyerek, O zaman bana sizlerin hayır duası ve sevabı, günahına yeter” der.

Bu yanıt üzerine ihtiyar heyetinin onu “ hadi ordan, çık git laf ebesi” diye odadan kovduklarını kahkahayla anlattığını söylerdi. Ancak, Çolak Ali Yıldıran’ın aklı hala oğlunun birini tabip(doktor) yapmaktır. Büyük erkek çocuğunu, ilkokuldan sonra Mersin’de Ortaokula ,daha sonra Adana’ya Liseye gönderir. Ancak büyük oğlu doktor olup köye gelirken yolda menenjitte yakalanıp ölür. Çolak Ali, hiç düşünmeden küçük oğlunu İstanbul’daki tıp fakültesine gönderir. Yıllar sonra küçük oğlunun Tıp Fakültesini bitirip köye ilk gelişinde, Arslanköy’ün ve Mersin’in ilk doktoru köyün dışında ahali ve babası tarafından kurban kesilerek karşılanacaktır. (bu karşılama anında çekilmiş siyah beyaz fotoğrafta kolunu oğlunun omzuna atarak hafif de ona yaslanarak ,içten gülümsemesini ve yüzündeki başarmanın keyfini gördüm). Oğlu Prof.Dr. Cafer YILDIRAN, Dünya Bevliye Doktorları Cemiyetinin kurulmasına öncülük ederek, ünlü Bevliye Doktoru olarak uzun yıllar olarak İstanbul’da görev yapar).

Çolak Ali’nin, cehaletle savaşta bitmeyen mücadelesinde, temelini attığı Halk Odasında, tiyatro kolunun başlattığı ve daha sonra Enstitü son sınıf öğrencilerinin her yıl devam ettirdiği “piyes”leri izleyen, küçük kızlardan bazılarının, yıllar sonra Arslanköylü Tiyatrocu Kadınlar” olarak Dünya’ca tanınması olayı ise ayrı bir yazının konusudur.

İşte, Çanakkale ve İstiklal savaşı gazisinin bu yaşanmış ve hiç yazılmamış gerçek öyküsü, Çanakkale Savaşına katılan hiç okuma yazması olmayan çiftçi Ali’nin öyküsüdür. Bu öykü, Cumhuriyet döneminde “cehaletle savaşta”, nasıl ön cephede yeralıp, önüne çıkan engelleri bir bir aşıp başaran bir kahramanın eşşiz öngörüsünün(vizyonu) öyküsüdür. Bu öykü ,aynı zamanda, Arslanköy’ün ve çocuklarının yazgısını nasıl değiştirdiğinin ve onların bugünkü okumuş yazmışlık oranı ile gurur duymasının öyküsüdür.

  20.03.2020

Serdar ERKAN

İsa Kayadan : ‘’ Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir ‘’

Adem Boğa: "Millet Olarak Çocuklarımıza Borçluyuz"

BAŞKAN SOYLU'NDAN 23 NİSAN BAYRAMI MESAJI!

E- Ticarette ‘Biz De Varız’

BAŞKAN TEKİN, “ 23 NİSAN, BAĞIMSIZLIK ARZUSUNA DAYALI BİR CUMHURİYETİN, MÜCEVHER GİBİ PARLADIĞI BİR TARİHTİR”

23 Nisan Yüreğir’de Coşkuyla Kutlandı

BAŞKAN ULUDAĞ'DAN 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI MESAJI

Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın bayramı kutlu olsun!

Esendemir /Tepe, "Adana-Mersin ring Seferleri konulsun!"

Başkan Anıl Tanburoğlu: “Geçmişimizin mirasıyla 2. Yüzyıla hazırlanıyoruz”

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 33 29 1 3 56 90
2.Fenerbahçe 32 27 1 4 57 85
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 32 11 10 11 -5 44
11.Adana Demirspor 33 9 10 14 5 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16

YAZARLAR