DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 26.03.2021 17:54

BU BENİM TERCİHİM

Facebook Twitter Linked-in

Kendilerini çok bilgili ve akıllı zanneden kimi açıkgözler, hayatınızın ne kadar manasız, ne kadar sıkıcı, ne kadar tekdüze/rutin, ne kadar boş olduğuna sizi inandırmaya çabalıyor, bunun üzerinden belki farkında bile olmadan size akıl verme densizliğine düşüyor.

Korku imparatorluğunun sözcüleri, sürekli olarak insanlığı gelecekleri üzerinden tedirgin ediyor. İnsanlar da yarınlarını güvene almak için bugünlerini kendilerine zehir ediyorlar. Paralarını bu açıkgözlere kaptırıyorlar.

Yarınlarını güven altınına almak ne demek Yarınlarını güvene(!) alan biri var mı şu hayatta?

Onlara göre; hayatınız bir koşuşturma içinde geçiyormuş, kendinize zaman ayırmama hatası içinde yaşıyormuşsunuz, hayat bundan ibaret değilmiş filan... Hayat bazen tam da bundan ibaret. Seviyorsanız böyle yaşamayı...

'Dağlar, ovalar, kuş sesi, toprak, nehir kıyısı, vs...' Sanki üç yaşındaki çocuklara akıl veriyorlar!

İnsanlar, hangi kültür düzeyinde olurlarsa olsunlar, nasıl bir yaşantı sürdürürlerse sürdürsünler; insan olmalarının doğası gereği bunun üç değil, sadece iki nedeni olduğunu kendiliklerinden bilirler... Kişinin,

1) Yaşadığı o hayattan başka bir hayat yaşama seçeneği bulunmamakta!

2) Yaşadığı hayat onu tatmin ediyor.

Yaşadığı o hayattan refah düzeyi daha yüksek bir hayatı yaşama seçeneği olmayan insan için kimse bir şey yapamaz. Tabi ki, sağa sola akıl veren şu kişisel gelişim uzmanları da...

'Gül, eğlen, neşelen, mutlu ol, bugün hayatınızın son günü olabilir, bugün geriye kalan ömrünüzün ilk günü vs...' biçiminde ışıltılı laflar da ederler...

Ama...

Gülmenin, eğlenmenin, neşelenmenin, mutlu olmanın, bugün hayatınızın son günü ise ne yapmanız gerektiğinin, bugün geriye kalan ömrünüzün ilk günü ise bundan sonra nasıl yaşamanız gerektiğinin vs. reçetesini niçin veriyorlar? Bunları yaşamanın karşınıza çıkarttığı maliyeti üstlenebileck birileri var mı?

İstersen olurmuş... Pozitif düşünürsen gerçekleşirmiş. Evet, görünen o ki, gökten kemik yağacak onlara. Bizler aç açıkta kalacğız(!) Farkındalık yaratıyorlarmış... Oysa herkes her şeyin farkında, ama her şeyin bir maliyeti var. O maliyetin karşılığının kaynağı nerede, insanlara onu söyleyen biri yok...

Yaşadığı hayat kendisi için tatmin edici olan bir kişinin birilerinin aklına ve mentörlüğüne gereksinimi olduğunu düşünmekse zaten düpedüz saflık.

Herkesin hayatı kendi tercihi değildir. Çünkü kimilerinin tercih etme hakkı yoktur. Onlar şu hallerinde ve başlarına ne gelecekse onu yaşamaya mahkum. Çiçeğin, böceğin, yapraklanan ağacın, baharın yazın herkes farkında... Yaşlı kadınlar suladığı çiçeklerle konuşuyor. Toprağı okşuyor insanlar.

Bunlar sanki salt, kendilerini yol gösterici zannedenlerin, niçinse herkese akıl verme yetkisini kendilerinde görerek kendilerine bir iş kolu icat edenlerin aklına gelebilirmiş gibi...

Hayatta şu yoldan değil de öteki bir yoldan yürümek için maddi imkânı olanların zaten kimsenin aklına ihtiyacı yok...

Doç. Dr. Cengis T. Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —