NUR SAĞLAMER


Baba bana bir masal anlat.

Somut olmayan kültürel mirası içinde Mevlevi semah gösterilerimizden, Alevi-Bektaşi ritüelleri, müzik, aşıklık geleneği, hıdrellez, nevruz şenlikleri, karagöz, meddah, sıra gecesi, destanlar ve benzeri gibi, benim en çok önemsediğim


        Beyaz Zambaklar Ülkesinde, romanını okumayanınız yoktur sanırım. Eğer okumadıysanız özellikle öneririm. Mustafa Kemal Atatürk bu romanın okullarda okutulmasını önermiş. Neden mi? Somut olmayan kültürel mirasın öneminin anlaşılması için. Finlandiya, Rusya ve İsveç arasında sıkışmış kalmış bir bataklıklar, kayalıklar ülkesiyken dönemin kültür insanları köy, köy dolaşıp milli bir bilinç yaratmak için somut olmayan kültürel mirası hatırlatmışlar sefil, fakir bir hayat süren Finlandiya halkına. Finlandiya’nın bugünkü gelişmişliğinin altında bu çalışmalar yatar.

Somut olmayan kültürel mirası içinde Mevlevi semah gösterilerimizden, Alevi-Bektaşi ritüelleri, müzik, aşıklık geleneği, hıdrellez, nevruz şenlikleri, karagöz, meddah, sıra gecesi, destanlar ve benzeri gibi, benim en çok önemsediğim masallarımız yer alır.

Somut ya da somut olmayan kültürel mirasımızı kuşaktan kuşağa aktarmazsak küreselleşme kıskacı içinde eriyip gideriz. Bu durum sadece bizim için değil tüm ulusların önemsemesi gereken bir durum. Her ulus renkleriyle yaşamalı. Eğer bu renkler solarsa tek bir renk ortaya çıkar dünya üzerinde o da gridir, cansız, belirsiz. Ve bu renksizlik rengi dünyayı egemenlikleri altına almak isteyen şirketlerin en sevdiği ortamdır. Dünya insanı da o renksizlik içinde debelenir durur.

Kaybolan her kültürel miras sonunda hayatımızda bir kelime, bir kavram, bir terim bir yaşantı, bir dünya kaybolur, ruhumuz fakirleşir, hayal gücümüz erir. Somut kültürel miraslarımız yok edilirken görebiliyoruz, tavır koyabiliyor, karşı durabiliyoruz. Ama somut olmayan kültürel miraslarımız yok olurken farkına bile varamıyoruz ta ki bir şeylerin ters gittiğini anlayana kadar. Sonra soruyoruz kendimize ya da birbirimize “Ne oldu bize, neden böyle olduk?” diye.

Çocukken büyüklerimiz masal anlatırken bizler o masallar içinde farkında olmadan hayatı güzelleştirmeyi, eski yaşantıları, sevgiyi, yardımseverliği, çalışkanlığı, sorun çözmeyi, dürüst olmayı, muhakeme etmeyi, öğrenirdik. Ve bu öğrendiklerimiz bizim karakterimizi oluştururdu. Aile içinde iletişim güçlenirdi masal dinlerken. Çünkü hem yan yana otururduk, hem göz göze dinlerdik, hissederdik birbirimizi. Hayal gücümüz artardı. Masallar böylesine güzelken nerden dilimize yerleşmişse olumsuzluk içeren “Bana masal anlatma”, “Adam masal anlatıyor” deyimini unutalım, kaldıralım hayatımızdan.

Yıllardır gönüllü olarak ilkokullarda çocuklara masal anlatıyorum. Kendimce geliştirdiğim bir metodu uyguluyorum. Her sınıfta iki kez çalışma yapıyorum. İlk saat yaşadığım bölgenin masallarını, efsanelerini anlatıyorum çocuklara. Anlatırken bölgenin coğrafyasını, endemik bitkilerini, hayvanlarını da katıyorum içine. Masalı oyunlaştırıyorum. Bazı yerleri birlikte yazıyor, oynuyoruz. İkinci ders için bir hafta sonu geçmesi gerekiyor. Çünkü çocuklardan anlattığım masalın resmini doğal malzemelerle yapmasını istiyorum. O hafta sonu doğadan kurumuş dallar, yapraklar, taşlar, midye kabukları gibi malzemeler toplamasını istiyorum. Boya malzemeleri ve yapıştırıcılar yardımıyla masalın özünü ya da en çok etkilendiği bölümünü resimleştiriyor çocuklar. Böylece o masal somutlaşıp iyice yerleşiyor ruhlarına. Bu çalışma öncesinde en çok duyduğum sözler şunlar oluyor; “Çocuklar masal falan dinlemez, boşuna yorulacaksınız” “ Çocuklar cep telefonlarından oyun oynamayı seviyorlar artık.”

Sonrasında duyduğum sözler ise şunlar oluyor ; “Hayret çıtları bile çıkmadı”. Birde velilerden duyduklarım var. “Akşam hepimizi oturttu, bize anlattığınız masalı anlattı.” “Biz buralıyız ama bu masalları bilmiyorduk” gibi. Çocuklarla yolda karşılaştığımda bana “Masalcı Teyze” demelerine de bayılıyorum.

Çocuklar dünde masal dinlemeyi seviyordu, bugünde seviyor. Hem de öyle çok seviyorlar ki büyüklerine masal anlatıyorlar. Masallarımızın içinde öyle çok şey var ki. Çocuklar masallarda muhakeme yeteneğini geliştirip karşılaştığı zorluklarla, kötülüklerle nasıl baş edebileceğini öğreniyorlar. Yenmenin bir böbürlenme nedeni olmadığını, yenilmenin dünyanın sonu olmadığını, yenilgiden nasıl ders çıkartacağını, yeneni de kutlamayı öğreniyorlar. Çocuklar zaten doğuştan yaratıcılar, düşsel güçleri müthiş. Eğer köreltmezsek geleceğin sevgi, saygı dolu bireyleri, bilim insanları, sanatçıları, yöneticileri olurlar. Sevgi, saygı dolu diyorum özellikle çünkü içinde canlı, cansız her varlığa sevgi ve saygı duymayanların dünyamızı ne hale getirdiklerini üzülerek görüyoruz, yaşıyoruz.

Hâlâ vaktimiz varken çocuklarımıza masal anlatalım. Masal odaları, masal salonları, masal parkları yapalım. Önce büyükler olarak masallarımızı bilmiyorsak öğrenelim, biliyorsak yarından tezi yok toplayalım çocukları masallar anlatalım güzel bir dünya için.

Nur Sağlamer

SEYHANLI ÇOCUKLARIN PATLAMIŞ MISIR EŞLİĞİNDE FİLM KEYFİ

“Bu şehrin hizmetinde olmaktan onur ve mutluluk duyuyoruz”

BAŞKAN KOZAY: HAYAT MOTORCUYA DA GÜZEL OLSUN

“Vatandaşın borcu yeni bir rekorla 4 trilyon liraya yaklaştı!”

DAİMFED’TEN ANKARA ÇIKARMASI

VALİMİZ SAYIN YAVUZ SELİM KÖŞGER’İN “10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ” MESAJI

Cahit İncefikir: "Bu tablo bir utanç tablosudur"

ÜNAL: AYRIMCILIĞIN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ

SEYHAN’DA İHTİYAÇ SAHİPLERİ İÇİN “ASKIDAN AL” PROJESİ

ÇÜ AOSB Teknik Bilimler MYO’da 3. Kariyer Çalıştayı Düzenlendi

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 14 12 0 2 23 38
2.Fenerbahçe 14 10 2 2 23 32
3.Samsunspor 15 9 4 2 12 29
4.Eyüpspor 15 7 3 5 9 26
5.Beşiktaş 14 7 3 4 8 25
6.Göztepe 14 7 4 3 7 24
7.İstanbul Başakşehir 14 6 4 4 6 22
8.Konyaspor 15 5 6 4 -5 19
9.Rizespor 14 6 7 1 -6 19
10.Gazişehir Gaziantep 14 5 6 3 -1 18
11.Sivasspor 15 5 7 3 -5 18
12.Antalyaspor 14 5 6 3 -8 18
13.Trabzonspor 14 3 4 7 2 16
14.Kasımpaşa 14 3 4 7 -3 16
15.Kayserispor 14 3 5 6 -10 15
16.Alanyaspor 14 3 6 5 -6 14
17.Bodrum FK 14 3 9 2 -11 11
18.Hatayspor 14 1 8 5 -11 8
19.Adana Demirspor 14 0 12 2 -24

YAZARLAR