Sınav Çıkışında Bir Buket Sevgi: Yılın Babası mı, Yoksa Unutulmuş Bir Duygunun Hatırlatıcısı mı?
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada hızla yayılan bir kare vardı: Sınavdan çıkan genç bir kız, kapıda bekleyen babası tarafından çiçeklerle karşılanıyor. Sade, içten, sevgi dolu bir an. Ama ardından gelen yorumlar, işin rengini bambaşka bir boyuta taşıdı: “Yılın babası”, “Bu devirde böyle babalar kaldı mı?”, “Film sahnesi gibi...”
Peki gerçekten de bir babanın kızını çiçekle karşılaması olağanüstü bir şey mi olmalıydı? Yoksa biz mi artık sevgiyi sıra dışı görmeye başladık?
Bu görüntü, belki de farkında olmadan çok daha derin bir gerçeği gözler önüne serdi: Bizler, sevgiye yabancılaştık. Sevginin gündelik yaşamın olağan bir parçası olması gerektiğini unuttuk. Sarılmak, gülümsemek, tebrik etmek, destek olmak... Bunlar artık ya "reklam kokan hareketler" olarak algılanıyor ya da nadiren görülünce alkışlanacak birer kahramanlık gibi sunuluyor.
Oysa sevgi, kısa ömrün en gerçek, en kazançlı yatırımıdır. Bir babanın kızına duyduğu gurur, ona verdiği değer, sadece bir çiçekte değil; o anda gözlerine baktığında kalbinin konuşmasındaydı. Biz o kalp sesini duymaya ne kadar aç kalmışız ki, bir fotoğraf bizi bu kadar sarsabildi.
Bu olay belki sıradan bir babanın içten bir jestiydi. Ama aynı zamanda çok güçlü bir hatırlatmaydı da: “Sevgi hâlâ var. Ve hâlâ birilerini büyüleyebiliyor.”
Bazen en sessiz kareler, en yüksek sesi çıkarır. Bu da onlardan biriydi.
Sevin - Sevin - Sevin
Sağlıcakla kalın.
Bünyamin Deniz Kıraç
Adana 2025