SERDAR ERKAN

Tarih: 17.10.2021 09:34

AKP SONRASI SADECE SİYASAL MODELİN DEĞİŞMESİ YETERLİ Mİ? -2

Facebook Twitter Linked-in

            MERSİN’İN YENİ DÜNYA DÜZENİ UYUŞTURUCU TRAFİĞİNDE ÖNE ÇIKAN ROLÜ

Konuşmacılardan Timur Soykan da, kitaplarında anlattığı ve suç örgütü liderinin Sedat Peker’in videolarında değindiği, sarayın hukukçusu Burhanettin Kuzu’nun İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’yi hapisten kurtarmak için gösterdiği çabalara değindi. İlaveten, Türkiye’nin daha önce Afganistan’da üretilen esrar ve eroinin, İran ve Türkiye üzerinden geçiş köprüsü rolü olduğunu, daha önce Ayrupa’da ise Kolombiya’da üretilen kokainin dağıtım terminali olan Hollanda ve Danimarka limanlarının, AB polisince deşifre edilip, çökertildiğini ifade etti. Bunun üzerine Dünya uyuşturucu baronlarının Avrupa’ya dağıtılan kokainin yeni dağıtım terminali olarak Mersin limanının belirlendiğini açıkladı. Muz konteynerleri içinde Mersin’e sevk edilen kokainin, Türkiye üzerinden Avrupa’ya veya Ortadoğu’ya sevk edildiğini anlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü, son 15 yılda yakalanan uyuşturucunun toplam miktarının(yaklaşık 10 ton) neredeyse yaklaşık onda birini(997 kg) ‘son yedi günde’ yakalanması ülkemiz içinde artan uyuşturucu trafiğini anlatıyor. Maalesef konuşmalarda, ‘Mersin’nin artık Ortadoğu’da uyuşturucunun başkenti’ olduğu ifade edilmiştir.

                         ÜLKEMİZDE UYUŞTURUCU TRAFİĞİ VE KULLANIMI ARTIYOR

Türkiye’de uygulanan Neo-liberal politikaları sonucu olarak, bankalar üzerinden işlemlerin tek tuşla yapılarak, sermayenin anında yurtiçine ve yurtdışına giriş çıkışı kolaylaştığı için, uyuşturucu baronlarının işleri para aklanması da kolaylaşmıştır. Bunun somut bir örneği Sezgin Baran Korkmaz (SBK) olayında kara paranın ABD’den getirilip Türkiye’de aklandığı ortaya çıktı. Tabi ki bu yoğun uyuşturucu trafiğinde, ‘komşuda pişer, bize de düşer’ ata sözünde olduğu gibi her yıl artan oranda uyuşturucu iç piyasaya da girmeye başladı. Yukarıda değindiğim yakalanan miktarlar bunu gösteriyor. 19 yıllık AKP iktidarının yaratığı yoksulluk ve umutsuzluk ortamına ilaveten uyuşturucu kullanım alışkanlığının daha yoğun olduğu yurtsuz, evsiz ve işsiz Afgan ve Suriyeli mültecilerin, mafyalaşarak ülkemizde satışı ve kullanımının yaygınlaşmasına olumsuz etki yapacağı açıktır.

       VALİLİKLER VE YEREL YÖNETİMLER UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEYİ GÜNDEMİNE ALMALI

Neo-liberal Yeni Dünya Düzenin (YDD), yeni geçiş güzergahı olmaktan öte sahip olduğu işsiz ve genç nüfusu ve yurtsuz mültecilerin katkısıyla ile artık; TÜRKİYE ARTIK UYUŞTURUCU KULLANIMININ YAYGINLAŞTIĞI PAZAR OLMUŞTUR. Özellikle, Mersin’in bu trafikte önemli bir merkez hale gelmesi ile Suriyeli göçmen gençlerinin yığıldığı Mersin’de, genç işsizlik oranının çok yüksek. Göçmenlerin yaşadığı varoşlarda, ekonomi ve tarımın çökmesiyle, köyden kente artan iç göçün etkisiyle, kırsal mahallelerde, okul önlerinde, kantinlerde ‘işsiz ve umutsuz genç kitlelere’ kolaylıkla satılmasıyla oluşan kayıt dışı ekonomi. Ayrıca bunun yarattığı mafyatik iklimi ve bunun sonucu sosyal yıkımı kolaylaştırmıştır. Bu nedenle, başta Mersin Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, tüm belediyelerin uyuşturucu ile mücadele birimleri ve ortak eylem programları oluşturarak, Valilik, Üniversiteler, Milli Eğitim Müdürlüğü, Kent Konseyleri, yerel medya, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri ile topyekünmücadelenin, bilimsel araştırmaların ışığında, mücadeleyi en kısa zamanda başlatması gerektiği kanaatindeyim.

        ANLATILANLAR, İÇİNE DÜŞTÜĞÜMÜZ EKONOMİK BATAKLIĞIN DERİNLİĞİNİ GÖSTERİYOR

Son konuşmacı Ozan Gündoğdu ise, mevcut ekonominin güzel bir analizini yaparak, AKP iktidarının bugün getirdiği ekonomik iklimi ve iflası önceki anlatılanlarla bağlantılı anlattı. Tüm anlatılanların ışığında, ekonominin bilinen genel kuralı ‘iyi para, kötü parayı kovar’ bir kez daha doğrulandı. 13 Ekim 2021 tarihinde tüm anlatılanlar, AKP döneminde sadece rejimin niteliği değil, yarattığı ekonomik ortam ve eğitim sistemi ile en çok gençlerimizin etkilendiği büyük bir sosyal yıkım ve enkazın oluştuğunu ortaya koydu. Bu nedenle muhalefetin, AKP sonrası için geçiş dönemi için sadece siyasal bir model oluşturması yeterli mi? AKP döneminde Mafyalaşan, sırtını saraya dayayan şirketlerin hegemonyasındaki, uyuşturucu gelirleri artmıştır. Mevcut ekonomik iklim ve kadroları değişmeden, AKP sonrası, öngörülecek yeni siyasal model, ‘dejenere olmadan’ işlemesi nasıl mümkün olabilecek? Gelecek yazılarımızda, bu soruların yanıtını ve 1838 Balta Limanı Anlaşması’ndan ve kapütülasyonlardan bugüne (1923-1945 dönemi hariç), bu topraklara dayatılan vahşi kapitalist-liberal ve 1945’ler ve 1980’lerden sonra dayatılan neo-liberal ekonomik programlar tarihsel evreleri ve bütünlüğü içerisinde irdeleyeceğiz.

Serdar Erkan


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —