SERDAR ERKAN

Tarih: 10.12.2019 21:24

AKKUYU RUSYA’NIN NÜKLEER VİLAYETİMİ OLUYOR?

Facebook Twitter Linked-in

        Mersinliler, Taşucu’nda yaşamış, ülkemizin ilk çevre aktivisti, rahmetli Arslan EYCE amcamızın, Akkuyu Atom Santraline karşı başlattığı 45 yıllık mücadeleyi kaybediyor mu?

Ekonominin kuralıdır. “Kötü para iyi parayı kovar”. 6 Aralık 2019 tarihli SÖZCÜ gazetesinde Akkuyu Atom Santrali’nin fikri takibini yapan ülkemizin ve yaygın basının namuslu kalemlerinden Sn. Çiğdem TOKER’in yazısı çok dikkat çekici ve ürkütücü gelişmelere değiniyor. (https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/cigdem-toker/akkuyuda-neler-oluyor-5492829/)

Ruslarla 2010 yılında iç hukukta yapılamayacağı anlaşılan ve hukuku bu defa arkadan dolaşarak yapılan uluslararası anlaşma ile bugün başka bir şekle evriliyor.

Akkuyu Atom Santrali , Rus uçağının düşürülmesiyle tamamen durdurulan yatırım, bugün finansman zorlukları nedeniyle, karapara cennetleri olarak bilinen (off shore) yerler üzerinden sağlanacak finansman ile yapılmaya mı mecbur kalıyor? Çiğdem TOKER’in haberine göre, faaliyete geçtikten sonra, Doğaya vereceği sayısız zararlar bir yana, daha şimdiden yöre insanı köleleştiriliyor. Ufak, ufak meye ve zeytin ağaçları kesiliyor. Bu gidişle, Akkuyu Atom Santrali Mersin’in başına daha çok iş açacağa benziyor...inşaat ilerledikçe, tamamlanması için daha başka ne hukuksuzluklar yaşayacağız göreceğiz? Deli ve karaparanın gelmesi halinde bölgede, bşr zananlar açılan kumarhaneler misali, yasadışı mafyatik organizasyonların olduğu, gizli servislerin fink attığı, uluslararası kaçak uranyum pazarının trafiğinde gizli pazarlıkların döndüğü , belki bir çok faili meçhullerin yaşandığı bir yer mi olacak?

Santral çevreye verdiği zararın dışında sosyal ve kültürel dokuya ne kadar zarar verecek?

               AKKUYU RUSYA’NIN NÜKLEER VİLAYETİ Mİ OLACAK?

      Uçak krizinden sonra, yatırımın canlanması için verilen en önemli ödünlerden biri bölgeye askeri üs statüsü verilerek 2 milyar USD kadar vergi muafiyeti sağlanması olmuştu.Esasen Rusların Akkuyu’daki en stratejik amaçlarından sıcak sulara inerek Doğu Akdenizde gemilerinin gidip gelebileceği bir bahane , bir liman bir üs oluşturmak.

Mevcut anlaşmayla santral sahasındaki her türlü tasarruf, halen %75 hisseye sahip olan şirkete ait. Dolayısıyla tahsis edilen saha içinde Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik hakkı yok. Zaten milletvekillerimiz ve mahkeme heyetleri bile özel izinle girebiliyor. Giderek, Adana’daki İncirlik üssü benzeri bir özerkliği olacak. Arkasından imza attığımız bir çok uluslararası anlaşmayı arkadan dolaşmak için hukuksal denetim lafta mı kalacak? Haltan gizlenen anlaşmalar var mı?

               MERSİN’DE İKİ BAŞLI İDARİ YÖNETİM Mİ OLACAK?..

      Mevcut anlaşmalara göre Santral içindeki tüm tasarruflar ve egemenlik hakkı Ruslarda olacağı uçak krizi ile anlaşıldı. İçerideki karadaki ve denizdeki yapım süreçleri ile liman faaliyetlerinin denetimi ve soruşturulması doğal olarak Rusların iznine tabi olacak. Santral dışındaki 30-40 km yarı çaplı alan, hatta Mersin merkezi ekonomik ve idari açıdan dolaylı olarak ister istemez Rus Firmanın hakim olduğu NGS A.Ş nin etki ve nüfuz alanı içinde olacak. Çünkü 20-25 milyar USD bütçeli ve sadece kaydı yurtdışında olan deli para destekli bir yatırım söz konusu. Sahip olduğu devasa işletme bütçesi ve sağlanan ticari ve hukuki avantajlarla ile bölgemizdeki Tcaret ve Sanayi Odaları ile diğer ticari firma ve kuruluşlar üzerinde etkili ve belirleyici olmaması mümkün mü? . Büyükşehir ve Gülnar belediyesinin yasal yetkileri içinde, olumsuz süreçlere müdahale yetkileri zamanla dahada budanacak veya devasa bütçeye sahip, NGS nin ezici maddi olanaklarının etkisi altında mı kalacak?

             OLUMSUZLUKLARIN BÖLGE İNSANINI VE MERSİNLİLERİ ETKİLEMEMESİ MÜMKÜN MÜ?

     Kendi topraklarımızda özgür ve suç oranı düşük bir doğa cennetinde yaşarken , Mersin’i turizm cenneti yapmak varken, her türlü karapara ve mafyanın kol gezeceği içinde Rusyanın Nükleer Vilayetinin olacağı, iki başlı bir yönetimin olumsuz etki ve sonuçları nasıl önlenecek? çevre açısından çok riskli, bir Mersin’i mi çocuklarımıza bırakacağız? Mersin entellektüel sermayesini yok eden NET GÖÇ hızlanacak mı? Mersin Dünya’da nükleer kent olarak damgalanacak, her türlü mal ihracatından radyasyon testi istenecek mi?, Mersin nasıl Dünya Kenti ve Turizm başkenti olacak? Tüm bu soruların yanıtlarını başta Mersinliler ve kenti yönetenler olarak bugünden aramak ve önlemlerini almak zorundayız.

                MERSİNLİLER MERSİNE SAHİP ÇIKINIZ SÖZÜNÜN MUHATABI KİM?

     Ülkeler artık fiili olarak işgal edilmiyor. Kazdağları örneği, yeraltı ve yerüstü zenginliklere uluslararası tekeller ve lobiler tarafından anlaşmalarla el konulabiliyor, halkın tesadüflerle haberi oluyor. Atatürk herhalde bugünler için söylemiş “Mersinliler Mersin’e sahip çıkınız” diye. 2016 da Büyükşehir Kent Konseyinin yaptırdığı resmi ve ciddi araştırmada Mersinlilerin %85 inin karşı olduğu ortaya çıktı. Mersinliler bugüne dek 45 yıldır mücadeleyi sürdürdü ve her eyleme destek verdi. Ancak “kapı içeriden açılırsa kilit tutmaz “ diye bir atasözümüz de var. Ancak OHAL den sonra Mersin’deki tüm meslek odalarının suskunluğu da manidar.. Atom Santralinin yapılmasını isteyen bu %15 mutlu azanlık kim veya kimler acaba? Tüm soruların üstünde, başta kentimizi temsil eden seçilmişler ve atanmışlar ile Mersinliler olarak hepbirlikte düşünmemizin tam zamanı...

 serdarerkan 

        Serdar ERKAN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —