JÖNK / İSMET TANLI


Sığınmacı Hayatlar

Hayatını, kendisi için değil de, hep başkaları için yaşayan-yaşatan insanlardır, bu sığınmacılar


“İnsan hakları evrensel bildirgesi madde 14 :
a) Herkesin, baskı ve kıyıcılık karsısında başka ülkelere sığınma ve bu ülkeler tarafından sığınık olarak kabul edilmesi hakkı vardır.
b) Bu hak, adi bir suçun işlenmesi ya da Birleşmiş Milletlerin ilke ve amaçlarına ters düşen etkinliklere dayanan kovuşturmalar durumunda ileri sürülemez”

Besleme, yanaşma, tutma, evlatlık, yetim ve öksüzler, hayat sandalında suyun akışına bırakılmış sığınmacılardır. Hayatını, kendisi için değil de, hep başkaları için yaşayan-yaşatan insanlardır, bu mülteciler. 

Ömür’ün (nedense, hala, düzenini bulamamış olması hariç) her şeyine şahit ve  kefilim. Bu hayatta,  her şeyi,  fanilik üzerine kurulu iyiliklerle örmüştü. İnadına, her şeye güzellikler katarak, okudu,  insanların ruhunu tamir etmeye çalışan (kendisini unutarak) bir psikolog olarak hayata atıldı. Ama işte insan yedisinde neyse, yetmişinde de aynıdır ya;’ bu dünyada ki serüvenlerine,  kendi yağında kavrulup, rutin vasatlıklar  üzerine inşa ederek, orta vadeli  perspektiflerde  devam ediyordu…Ta ki, 40 yıldır içinde; sevgi, insanlık, özgürlük, güzellik, aşk /  birbirlerini bulabildikleri  40 yıldan sonra da, her şeyi olarak tabir ettiği, O güzel kalbini, ( daima susarak) gözleri aracılığıyla ifşa edebilen Nevbahar’la hayat yollarını ortak kılana dek. Şimdi, Ömür, Nevbahar’ın hayatını, kendi hayatının üzerine koyarak,( dünyaya gelirken de yalnızız-giderken de ) yalnızlığını paylaşarak, hayatına mana katma çabasında. Ortak paydaları, içlerinde ki sevgileri. 50'li yaşlarına rağmen, şu da bir gerçek ( doğru insansa, sevmek için hiç bir zaman asla geç değildir). Tabi ki de, bu yaşta yeni bir düzen kurmak, sevmeyene-istemeyene zor / ama böyle büyük bir sevgi bulutunun içerisinde,insan, önüne geçene şimşekler çakarak yoluna devam eder. Şu da asıl konudur ki; yılların yorgunluğu, hayata dair hayal kırıklıkları, insanların hep hayal ve hayata kırıklığı olması da, (böyle büyük sevmelerde , hayatın manası yerine koymuş olduğun insanla sırt sırta vererek,   bıyık altı gülüşlerle geçilir ki)… 

İnsan, dünyaya geliş nedeni olan sevme-sevilme ve paylaşıp tamamlama-tamamlanma gerçeğini biliyorsa, hayata at gözlüğüyle bakar. Yalnızlığını paylaştığı insanı bütün hücrelerinde hisseder, dinlediği her şarkı onu iliklerine kadar hatırlatıp, gördüğü her insan siluetine onu yerleştirirken, Şimdi, Onsuz kalma ihtimali dahi uçurumdan aşağı düşmek gibi ya da kanadı kırılmış, gökyüzünde uçamayan bir kartal  gibi, yaşayan ölü misali kalmaktansa, ölümüne mücadeleli sevmek saymak- büyük bir inanç ve kutsallıkla ömrünün geri kalanını ona adamak, sığınmacı aşklarda Onun için Robinson Crusoe yalnızlığına sığınmak dahi, onunla olabilecek her şeyi yaşamaya-yaşatmaya dair bir sebeptir.

Aslında, toplumumuz ileriye değil de geriye doğru gide gide her şeyi tüketti ( buna dünyaya geliş sebebimiz olan sevmeler ve sevilmeler de dahil). İnsanımız, hep, bir kolaya sığınma, kolayı seçme yoluna giderek, kadim kültürümüzü dejenere etti. Altı yüzyıl imparatorluk hayatı yaşayan Osmanlı’nın, Tanzimat’la başlayan çöküşü-parçalanışı, kendini revize edip yenileyememesiyle alakalıydı. Ufacık Avrupa ülkeleri yeni coğrafi keşifler yaparken Osmanlı durduğu yerde kaldı, İngilizler, sanayide kömür gücünün yerine, buhar gücünü kullanarak sanayi devrimini yaptıklarında Osmanlı yine, gerek yok biz zaten güçlüyüz dedi ve parçalanarak çöküş başladı. Bir Osmanlı askeri olan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyerek çıkmış oldukları yolu, zaferle süslediler ama Atatürk erken vefat edince başlatmış olduğu devrimleri yarım kaldı. Şu anda da, biz ne doğuluyuz, ne de batılı… ABD’nin vahşi kapitalizminin gelip tam içimize yerleşmesinden sonra da, ortada ki büyük bir ahlaki çöküş ve ekonomik yoksunlukla, herkes kendi içinde ki bilinmezliklere daha da sığınmacı oldu.  

Yaşadığımız ömürde, herkes, kendi filminin kahramanı, baş rol oyuncusudur. Baş roldekiler öldürülürse film de biter. Birine, seni seviyorum kelimesini, özgürce, haykırarak söyleyemedikten sonra... Köpek gibi özleyip te yanına gidemedikten sonra... Bu hayat artık senin değil, bir başkasının hayatıdır. Hakim olmadığın hayatta, sen, sen olamazsın. Öyleyse, işe, bir Spartaküs misali önce kendi zincirlerini kırmakla başlamalı insan / yoksa her yer karanlık, herkes kendi içinde zayi. (Tek yol da, doğrulukların altında, severek-sevilerek, mutlu insan olarak her şeyi tamamlayıp), bizi bir labirentin içinde bırakıp ta yukarıdan izleyen Tanrının verdiği süreyi doğru bir şekilde doldurabilmektir. 

 

İsmet Tanlı

Dr. Halil Nacar esnafları dinledi

Adana Batmanlılar Derneği Başkanı Abdurrahim Dursun’dan İtfaiye Dairesi Başkanı Ercan Kandemir’e Ziyaret

Adem Boğa: "Emek en yüce değerdir. Daha adil, daha eşit ve insanca bir yaşam için birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz”

BAŞKAN AYDAR: ŞEHRİNİZİN GÜZELLEŞMESİNDE EMEKÇİLERİN KATKISI BÜYÜK

“Kutlu Ocaklarımız; Türk Milletinin yuvasıdır”

ADANA İHH’DAN KURBAN BAYRAMI’NDA MAZLUMLARLA DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Ceyhan İsmet İnönü Kent Meydanı açıldı

MURAT SUSAR:SPORA VE SPORCUYA DESTEK OLMALIYIZ

ÇUKUROVA’NIN ÜRETEN KADINLARINA DİJİTAL PAZARLAMA EĞİTİMİ

“SUSMAYACAĞIZ”

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 31 25 1 5 48 80
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 32 14 10 8 11 50
6.İstanbul Başakşehir 31 14 11 6 7 48
7.Trabzonspor 31 12 10 9 13 45
8.Göztepe 31 11 10 10 12 43
9.Konyaspor 32 12 13 7 -3 43
10.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
11.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
12.Kayserispor 31 10 11 10 -10 40
13.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
14.Rizespor 31 11 16 4 -14 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 31 9 15 7 -11 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 31 2 25 4 -50

YAZARLAR