SERDAR ERKAN

Tarih: 10.06.2020 09:26

27 MAYIS MÜDAHALESİ NEDEN OLDU?-2

Facebook Twitter Linked-in

          Önceki yazımda 27 Mayıs Müdahalesinin nedenlerini anlamak için o dönemin en önemli askeri bürokratı K.K.K. Cemal Gürsel’in 3 Mayıs 1960 tarihinde kişisel olarak(Gn. Kur. Başkanını atlayıp emir komuta zinciri içinde olmayan)Milli Savunma Bakanına kişisel dostluğu içinde içtenlikle yazdığı mektubu referans alarak tanıklığına başvurmuştuk.

Alparslan Türkeş’inde içinde bulunduğu genç subaylardan oluşan 38 kişilik MBK, sonradan hareketin başına Cemal Gürsel’i getirmiştir. Bu yazıda da önceleri , 1923 de İzmir İktisat kongresine İstanbul delegesi olarak katılan, Atatürk’e Ekonomi konusunda müşavirlik yapan, CHP de politika yapan, ancak çok partili döneme geçince,

ahmed-hamdi 1950 seçimlerinde DP de milletvekili olarak seçilen, DP de yanlışları görüp, 16 Aralık 1953 yılında uzun bir gerekçe ile istifa eden, daha sonra bir süre MBK ne müşavirlik yapan iyi niyetli bir düşünce adamı, siyasetçi ve yazar ve 1946-1950 arasında siyasi ortamı etkileyen, Ahmet Hamdi Başar’ın(AHB) (1897-1971) tanıklığına başvuracağız.(*) Daha önce adını hiç duymadığım, AHB elime tesadüfen geçen “DEMOKRASİ BUHRANLARI” kitabından, ülkesinde “demokrasi , hürriyet ve kalkınma” kavramları üzerine kafa yormuş bir entelektüel olduğunu görüyoruz. Kendisinin “İktisadi Devletçilik(I-II),1933-1939; Para ve İnkilap, 1936; Değişen Dünya,1941; Bir medeniyetin Sonu,1942; Davalarımız, 1943; Türkiye ve Yeni Dünya,1944; Atatürk’le Üç Ay, 1945; Hürriyet Buhranı,1946; İnönü’ye Açık Dilekçe,1946; Gelir Vergisi Reformu, 1948; Milletçe Kalkınma Davamız, 1951; Demokrasi Buhranları, 1955; Demokrasi Yolunda Nereye gidiyoruz?, 1959; olmak üzere toplam 14 adet tarihe not düşen önemli kitabı vardır.

AHB yazdığı DP istifa mektubunda özellikle şu cümleler dikkat çekmektedir: ”Fakat artık bütün ümitlerim kırıldı. Muhalefete tahammül edemeyen, hiddetlerimizi yenemeyen insanlar haline geldik. Halk Partisi mallarının müsadere(el konulması) kanununun iki seneden beri geçirdiği safhalar ve söz haklarımızın iptal edilerek, yıldırım gibi Parti Grubundan komisyondan ve meclisten geçirilmek için tutulan yollar ve hakim olan korkunç zihniyetle kanunun esbab-ı mucibesinin hukuk prensiplerine aykırılığı karşısında acı acı düşündüm ve grup arkadaşlarımın memleket ve tarih önünde fedakarane yüklendiği mesuliyete daha fazla iştirak etmekten korktum. Hem bu korkunun doğurduğu endişe ve hem de bu camia içinde bulunmak suretiyle yapacağım çalışmalardan hiçbir fayda ummayacağıma kat-i kanaat getirmiş olmam dolayı, müstakil mebus olarak kısa da teşrii vazifemi vicdan huzuru içinde yapabilmek ve inandığım yolda serbest ve müstakil yürüyebilmek için DP den ayrılmayı bir vicdan borcu bildim. İstifamın kabulünü ve partideki kaydımın silinmesini rica eder, partide kalan ve benim gibi düşünen bütün arkadaşlarıma ve sizlere veda ederek, memlekete saadetler ve iyi günler temenni eylerim. AHB, İstanbul Mebusu-Ankara,16 Aralık 1953”.

AHB esasen bir ülkede demokrasinin yaşayabilmesi için; bizde neden hürriyet rejimi kurulamıyor diye sormuş, sonrada bunun için “hürriyetin(özgürlüklerin) milli ve içtimai(toplumsal) fikir haline gelmesi gerektiğini , kurtuluş savaşıyla özgürlüğünü milli hale geldiğini, ancak içtimai(toplumsal) katmanlarda fikir haline gelmediğini savunmuştur. Ayrıca “insani ve medeni anlayışın ve nizamın temeli fikir ve düşünce hürriyeti ve müsahamadır” diyerek, “medeni cemiyetlerde kitle hareketleri ya milletin bütününe veya içtimai(toplumsal) sınıflardan bir kısmına mal olmuş fikirlere dayanmaktadır. İlerleme ve refah devirlerinin yaşanması içtimai şuura muhtelif fikirlerin muayyen noktalarda birleşerek umumi8genel) fikir haline gelmesine bağlıdır” demiştir. Bu halimiz nedendir? diye sorarak ”ben bunu henüz tek iktidar etrafında toplanan tek örgütlü cemiyet olmamızda, uzun asırlar kapı kulu devleti halinde yaşamamıza da buluyorum. …. Kapı kulu sınıfından idareyi ele alarak halka mal etmek, demokrasi rejimini(bizde) kurmak kolay değil…Yapacak büsbütün başka ve çok esaslı işler var. Bunlar cemiyetin, hukuki, iktisadi ve sosyal bünyesini inkilapçı(devrimci) bir metotla değiştirmeye bağlı..” demiştir. Ayrıca “tecrübeler göstermiştir ki, bu mücadele içinde dava adamlarının, idealistlerin erimeleri saf dışı kalmaları ve hatta darbeler yiyerek hayatları bahasına tasfiyeye uğramaları mukadderdir. Geriye politika esnafı, profesyonel kadro kalıyor; ve bunlar şöyle böyle bütün memlekette, kırk –elli bin kişiden ibaret bir sınıf halinde her yerde kendilerini gösteren adamlardır. Çoğu işsiz güçsüzdür veya politika sayesinde menfaat düşünmektedir. Meşrutiyet, tek partili cumhuriyet ve bugün yaşadığımız çok partili Cumhuriyet devirlerinde bu profesyonel kadro aşağı yukarı aynıdır” demektedir. Gelecek yazımızda AHB nin bugünümüzede ışık tutan fikirlerine devam ederek, DP den Mersin’de Türkiyenin ilk kadın belediye başkanı seçilerek, 3 yıl sonra da hayal kırıklığına uğrayarak istifa etmek zorunda kalan Müfide İlhan’ın düşüncelerini paylaşacağız.

Serdar ERKAN

Mezitli, 8 Haziran 2020


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —