1948 yılında kabul edilen bu beyanname ile yalnızca
insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve özgürlükler evrensel bir çerçeveye kavuşturulmuş
ve tüm dünyaya ilan edilmiştir.
Beyannameyi kabul eden ilk devletler arasında yer almak, ülkemizin insan onuruna verdiği
değer ile temel haklara ilişkin köklü yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Aziz milletimizin
yüzyıllardır sürdürdüğü adalet anlayışı, mazluma sahip çıkma geleneği ve insanı merkeze alan
duruşu tarih boyunca olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla devam etmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi küresel barışa, insan onuruna ve uluslararası
topluluklara önemli sorumlulukları hatırlatıyor olsa da maalesef dünyanın birçok bölgesinde
en temel hakların dahi ihlal edildiği acı tablolar sürmektedir. Gazze'de yaşanan insanlık dramı
da bunun en ağır örneklerinden biridir. Çocukların, kadınların ve yaşlıların yaşam hakkının
dahi korunamadığı saldırılar, insanlığın ortak vicdanını derinden yaralamakta; uluslararası
mekanizmaların ve gelişmiş ülkelerin sorumluluklarını yeterince yerine getirmediğini açıkça
göstermektedir. Bu tablo, insan haklarının evrensel nitelik taşımasına karşın uygulamada hâlâ
ciddi eksikler bulunduğunu gözler önüne sermektedir. Beyannamenin bütün ilkeleri adeta tüm
dünyanın gözleri önünde çiğnenmekte, masum siviller hedef alınmakta ve insanlık değerleri
yok sayılmaktadır. Bu zulme sessiz kalan ya da destek veren devletlerin adı tarih sayfalarına
kara bir not olarak geçecektir.
Türkiye ise başta Filistin olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir insanlık suçuna
kayıtsız kalmamakta, daima mazlumun yanında durmaktadır. Devletimiz; Suriye'de yaşanan
iç savaş sürecinde olduğu gibi, bugün de Filistin başta olmak üzere dünyanın neresinde bir
insan hakları ihlali ve zulüm varsa; zulmün son bulması, ateşkesin sağlanması ve kalıcı
barışın tesis edilmesi için var gücüyle çaba göstermektedir.
Tarih boyunca olduğu gibi bugün de zulmün karşısında durmayı, mazlumun sesi olmayı ve
insan onurunu korumayı temel ilke edinen Devletimiz; kadim değerlerimizden güç alan bu
duruşuyla insan haklarının ayrım gözetmeksizin savunulması gerektiğini tüm dünyaya
göstermektedir.
Bu düşüncelerle, temel hak ve özgürlüklerin herkes için güvence altına alındığı bir dünya
temennisiyle; başta aziz milletimiz olmak üzere tüm insanların 10 Aralık Dünya İnsan Hakları
Günü'nü tebrik ediyorum.